Post

Çatı Partisinden, Çatı İttifakına…

Çatı Partisinin kuruluşu kolay olmamıştı. Yıllar süren tartışmalar, yüksek barajlara karşı önce bağımsız ortak adaylar, ardından HDP ve HDK süreçleri sonunda ilk siyasi hedefe ulaşıldı, parlamentoda kalıcı bir muhalefet grubu elde edildi.

Bugünlerde yeni bir aşamaya geçiliyor ve değişen seçim sistemine uygun bir siyasi birliktelik olarak Emek ve Özgürlük İttifakı start alıyor. Amaç ikinci siyasi hedef olarak iktidar ortağı olmak.

Başkanlık sistemine geçildiği için bu hedefe ulaşmak da kolay olmayacak. Öncelikle cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması ve hiçbir ittifakın tek başına meclis çoğunluğunu elde edememesi gerekiyor. İkinci turun nasıl şekilleneceği büyük oranda ittifakların ilk turda aldıkları oy oranlarına göre şekillenecek.

Eğer ilk ikiye giren ittifakların her ikisi de % 40'ın üzerine çıkar ve aralarında fazlaca bir oy farkı bulunmazsa, yanlarına üçüncü bir ittifakı almayı düşünmeyeceklerdir. Ancak herhangi birisi % 40'ın altında kalırsa üçüncü ittifakın kapısını çalmak durumunda kalacaktır.

Bu bağlamda Emek ve Özgürlük İttifakı’nın alacağı oyun büyük bir önemi var. Her koşulda barajın geçileceğini düşünürsek, % 7-10 bandı zayıf bir parlamento muhalefetini işaret edecektir. % 11-14 bandı güçlü bir parlamento muhalefetini işaret etse de, zorunlu da olsa iktidar ortağı olmak için yeterli olmayacaktır. % 15 ve yukarısında ise Türkiye için başka bir hikaye yazılmaya başlanacaktır.

Peki bu mümkün mü? Nasıl olabilir?

HDP, HDK aracılığı ile bir çatı partisi olarak kurulsa da, işleyiş ve örgütün sahiplenilmesi açısından kimlik siyasetinin öne çıktığı bir parti oldu. Demirtaş'ın da vurguladığı gibi yeterince Türkiye partisi olunamadı. HDK birlikteliği farklı siyasi yapıları bir araya getirse de, örgütsel anlamda HDP dışındaki partilerin büyümesini sağlayamadı. Seçimlerde adayların belirlenmesi gibi kritik karar noktalarında parti içi demokrasinin işletilememesi, parlamenter muhalefetin bir yandan niteliğini, ihraçlar sonunda da niceliğini düşürdü. İktidar ve sağ muhalefetin HDP konusunda çok sevdiği sakızları tekrar tekrar çiğnemesi bir yana, partinin kapatılmasına dair davalara da gerekçe oldu.

Artık seçim ittifakı kuruldu ve parti kapatılsa bile yerini dolduracak seçenekler mevcut. Ancak bu derdin ötesine geçen, nasıl olsa anahtar biziz fazla asılmamıza gerek yok anlayışı yerine, 2024 yerel seçimlerinde de birlikteliği ve hatta genel seçimlerin yenilenmesini de öngören bir anlayışa gereksinim var. Özellikle % 15 ve üstü hedefi için.

Öyle görünüyor ki, ittifakı oluşturan parti ve hareketlerden dördünün kendi listeleri ve amblemleri ile seçimlere katılabilme yeterliliği var. HDP, TİP, EMEP ve Yeşil Sol Parti. Seçim yasası, ittifakın barajı geçmesi durumunda ittifak partilerini de barajı geçmiş sayıyor.

Bu bağlamda farklı seçim bölgelerinde farklı partiler üzerinden aday gösterilerek seçilebilmek mümkün. Bu olanak eğer iyi kullanılırsa hem ittifakın daha fazla oy alması sağlanabilir, hem de ittifak bileşeni partilerin, seçimden seçime siyasallaşan halkla kendi isimleriyle buluşması ve örgütlülüğünü geliştirmesi mümkün olabilir.

Bir örnek olarak Kürt seçmenlerin ağırlıklı olduğu illerde HDP adıyla, emek yoğun illerde EMEP ve TİP adıyla, ekoloji mücadelelerinin ön plana çıktığı illerde Yeşil Sol Parti adıyla, büyük kentlerde farklı seçim bölgelerinde farklı partilerin adıyla (örneğin İstanbul 1. bölge için TİP, ikinci bölge için EMEP, üçüncü bölge için Yeşil Sol Parti) seçimlere girilmesi, ittifakın politik çeşitliliğini de yansıtacaktır.

2024 yerel seçimlerinde de aynı yerlerde aynı partiler ile seçimlere katılarak, partilerin yerel tanınmışlıkları pekiştirilebilir.

Önemli konulardan biri de cumhurbaşkanı adayının kim olacağıdır. Kürt seçmenin aşina olduğu, ancak Batılı seçmenin de kolayca benimseyebileceği tercihen kadın bir aday şu düzeyde daha uygun görünmektedir.

Bunun yanı sıra, dış politikada barış, iç politikada kurucu meclis ve yeni anayasa talebi eksenli ana politik hattın altında, özellikle büyük şehirlerde, ittifakın tüm bileşenleri ile, ilçe ilçe, mahalle mahalle sorunların tespit ve çözümü için politikaların oluşturulması, halkla temas yüzeyini genişleterek gerçek muhalefetin tabanda oluşmasını ve ittifaka yönlenmesini sağlayacaktır.

Bir örnek verirsek mahallede ya da ilçedeki başta eğitim, sağlık, ulaşım olmak üzere kamu hizmetlerinin durumu, eksiklikleri, hatalı ya da keyfi uygulamaları "ne değişmeli?" sorusu ile birlikte yanıtı aranmalı, halkın siyasete katılımı hedeflenmelidir. Kendi mahallemizdeki  gereksiz ampulleri söndürdüğümüzde, Beştepe'deki ampullerin sönmesi de fazla zaman almayacaktır.

Elbette en önemli konulardan birisi de adayların nasıl tespit edileceğidir. Bu konuda fermuar yöntemi işe yarayabilir. Tek rakamlar temsil edilen partinin, çift rakamlar ise ittifakın diğer bileşenlerinin olacak şekilde bir sıralama yapılabilir. Böylece hem partilerin özgün kadrolarına, hem de ittfakın ortaklaşılan adaylarına yer verilebilir.

Sonuçta Emek ve Özgürlük İttifakı, 2023 ve 2024 seçimlerinin bir bütün olarak görmeli ve stratejisini parlamentoda olduğu kadar, yerel meclislerde de anahtar pozisyonu yakalamak üzerine inşa etmelidir.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

12 Eylül'de Genel Greve!

Post

Ada Karası: Şarap Kültürü Olmadan Ekonomi Olabilir mi?

Post

Buyurun Taş Devrine…

Post

Çatı Partisinden, Çatı İttifakına…

Post

Türkiye'nin Ekolojik Gerçekleri ve Yeni Devlet Düzeni 1 - Güçler Ayrılığı