Post

Siyaset Üstü Siyasetin Aleyhine

Zıtların bir arada olma hali demokrasi anlamına mı geliyor?
Kanımca hayır. Hatta kocaman bir HAYIR.
Çünkü zıtlar birbirlerini en sonunda yok etmek isterler. Zıtların bu çatışkısı en son birinin kazanımıyla sonuçlanır. Ve bu süreç böylece sürüp gider. 

Burjuvazi uzun zamandır işçi sınıfının karşısında yeni mevziler kazanıyor.
İşçi sınıfının tüm kazanımları yok sayılmakla kalmıyor aynı zamanda işçi sınıfının varlığı da yok sayılıyor.
Burjuvazi hem sermayesinden hiç pay vermek istemiyor hem de demokratik bir dünya hayali ve inşa masalları anlatmak istiyor.

Burjuvazi tarafından anlatılan bu masalların sonu hepimizin bildiği gibi hiç bir zaman mutlu bitmiyor.
Kimi zaman emeklilik hakkımız, kimi zaman sendikalaşma hakkımız, kimi zaman barınma hakkımız, kimi zaman da asgari ücret adı altında temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamadığımız insanca yaşam hakkımız elimizden alınıyor.

Çoğu kişinin bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde anlatmayı çok sevdiği ‘kapitalizmin insan hayatına olan olumlu etkileri’ manipülasyonlarla doludur.
Kapitalizm işçileri 16 saat çalıştırmaktan hiçbir zaman vazgeçmek istememiş fakat direnişler karşısında iktidarı kaybetmek yerine bazı mevziler kaybetmeyi göze almıştır.
Demokrasi, 8 saatlik çalışma hakkı, laiklik, temsil hakkı ve sosyal haklar işçi sınıfının direnerek kazandığı haklardır.
Günümüzde bu hakların yok sayılmasının en büyük nedenini soracak olursanız vereceğim en iyi cevap; işçi sınıfının siyasetten zor yoluyla dışlanmış olmasıdır.

Mikro kararlardan makro kararlara kadar, gündelik hayatın ve insan ömrünün düzenlenmesi yani kısacası insanın nasıl yaşaması gerektiği ile ilgili sorunun sorulup cevaplandırılması kapitalizmin tekelindedir. Siyaset tam olarak bu soruyu sorar, nasıl yaşanmalı?
İşte kapitalizm bu yüzden güçlüdür.
Özgüvenlidir ve nasıl yaşanmalı sorusu yerine nasıl daha fazla kâr edebiliriz sorusunu sormaktan bir adım bile geri durmaz. Sermaye bir bulut gibi işçi sınıfının tepesinde dolaşır durur. Ne zaman ki kendi aleyhine koşullar oluşsa işçi sınıfının tepesine çöküp işçileri darmadağın etmekten başka bir alternatif bulmaz, bulamaz. 

Gerçekten de tarih böyle olaylarla doludur.
Geri adım atan taraf bir geri adım daha atmaktan kendini koruyamaz. Ta ki tekrardan kendisini güçlü ve sarsılmaz hissedene kadar. Bu sefer süreç tersine işler, bir adım geri iki adım ileri.

Sorumuza geri dönelim.
Nasıl yaşanmalı?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu soruyu sormak ve cevabını bulmaya çalışmak en nihayetinde bir özgüven meselesidir.
İşçi sınıfının kaybettiği mevzileri tekrardan kazanmak için oluşan bazı adresler iktidar hedefleri olmadığı için en sonunda gerici bir pozisyona sürüklenip yok oluyorlar.
İşçi sınıfı neden bu mevzileri kaybetmiştir sorusunun net cevabı olarak iktidarı almamış olmanın sonuçları diyebiliriz.

İktidar olamamak hatta iktidar olmayı akla bile getirememek bir yenilmişliğin göstergesidir. Yenilmiş olmak yenilmiş olanlar tarafından kabul edilmez fakat gerçeklik bambaşkadır. Bilim kabul görmeyi beklemez; ya kabul edersiniz ya da kabul etmek zorunda kalırsınız.
O halde açıkça belirtelim. İktidar olma iddiası olmayan bir siyasi programa bakmaya tenezzül dahi edilmemeli çünkü baştan bellidir bir yenilgiyle yazılmış olduğu ve yenilgiyle kalkan yenilgiyle oturur demek yanlış olmaz.

İşçi sınıfının bilinçli olmaması yani iktidar olabilmek için gereken koşulların nasıl sağlanacağı ile ilgili bir rotası olmaması düşünülemez.
Sınıf bilincinden kasıt; üretim araçlarını kullanmayı bilenlerin aynı zamanda politik araçları da kullanmayı öğrenmiş olmasıdır.
Bu yüzden sınıf bilinci iktidar perspektifi olmadan izah edilemez.
Bunu uzun uzun anlatıyorum çünkü; sınıf bilinci denilince insanların aklına sendikalı olmak geliyor.
Bu gereklidir fakat sadece sendikalı olmanın yetersiz olduğu aşikardır.

Bu yüzden siyaset üstü anlatılar ve masallar hiçbir şey ifade etmez işçiler için.
Siyaset üstü alan uhrevi (ki o bile siyasettir) alandır. Belirsiz ve zayıflık simgesidir. Siyaset üstü olan siyasetin dışına itilmeli ve bu iddiayı taşıyanlardan kayda değer hiçbir şey beklenmemeli.

Gündemde çocuğa yönelik istismar var. İktidar bu yaşananları siyaset üstü kabul etmemizi istiyor. İktidarı elinde bulunduranlar iktidarı elinde bulundurmayanlara haliyle yön vermek ve şekillendirmek istiyor. Bu kendi açılarından anlaşılır ve basit kabul ediliyor.
Ki çoğu zaman siyaset üstü olarak kabul etmemizi istedikleri şeyler siyasetin göbeğindedir.

Muhalefetteki partiler sundukları politik hamleleri ve siyasi programları siyaset üstü olarak takdim ediyorlar.
Kime takdim ediyorlar bunları; özne değil nesne olanlara.
Siyasetten arındırılmış ve bir kaç göz boyama dışında hakkı olmayanlara. Yani geniş toplumsal yığınlara.Yani mevzilerini kaybetmiş ve bir daha bu mevzileri kazanmamaları için türlü türlü oyunlara maruz kalanlara.

Yukarıda söylenenleri tekrar edelim.
Burjuvazi ve proletarya arasındaki sınıfsal savaşım devam ediyor. İktidar hedefi olmayan işçi sınıfı zaman zaman kimi kırıntılar kazanmış olsa da bunları tekrar tekrar kaybetmiş olması tesadüf değildir.

Marx şöyle başlıyor Komünist Manifesto’ya: Avrupa'da bir hayalet dolaşıyor, komünizm hayaleti.
Öyle bir hayalet tasavvuru ki bu, iktidarı almanın eşiğinde olduğu anlatılıyor.
İktidar meselesi güncel olmaktan çıkınca geriye sadece Türkiye'ye hiç uğramayan Avrupalı bir hayalet demeçleri kalıyor geriye. Bu komünizm hayaleti sanki sadece Avrupa için geçerliymiş gibi Türkiye işçi sınıfını beğenmemek adet olmuş durumda.
Bunları aşmak ve iktidara gözümüzü dikmek zorundayız yoldaşlar.
Geriye kalan her şey iktidarı almanın birer aracı olmaktan öteye geçemez.

Siyaset üstü denilen zırvalıklar siyasetin ta kendisidir. Ve öznesi olmadığımız durumların nesnesi olacağımızı aklımızda tutmalıyız. 
Son olarak, iktidarı almak iktidarı düşünmekle başlar.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

İndirim Var

Post

Adım Başı Trampet

Post

Sağdan Sola Bilinç Aktarımı

Post

Sağdan Sola Bilinç Aktarımı (2)

Post

İngiltere’de Seçimsizlik

Post

Ülkenin Sorunlarını Paranteze Almak

Post

AKP Sonrası Senaryolar

Post

Siyaset Üstü Siyasetin Aleyhine

Post

Siyaset ve Komplolar

Post

Baba, Oğul ve Yeni Barış

Post

İnsanın İnsan Arayışı

Post

İktidarın Kara Defteri

Post

Güneşi Tutabilen Var mı?