Post

Kuraklık Altında Üretim, Çin’de Bile Yok!

Avrupa, Temmuz ve Ağustos aylarında aşırı sıcaklardan dolayı kuraklıktan kırıldı; savaş haberleri beklenen Uzakdoğu’dan da sıcak çatışma değil aşırı kuraklık haberleri ulaştı. Çin’de son senelerin en kurak hali yaşanıyor ki, önceleri Afrika’dan fotoğraflarla görmeye alıştığımız kurumuş hayvan ve balık iskeletleri görüntülerine artık bugünlerde dünyanın her yerinden gelen haberlerde rastlamak mümkün. Kuraklık, yeryüzünde canlıların karşılaştığı en önemli doğa felaketi olmaya devam ediyor.

Üretim süreçlerinde kullanacağı suyu elde etmek için, yüzey sularının tükenmesiyle yeraltı sularına yönelen sanayi, her geçen yıl daha da derinlere inmek durumunda kalıyor. Yerküreden koparılıp atmosfere salınan suyun küresel çapta artan devridaimi de seller ve afetler olarak geri dönüyor.

Avrupa’daki kuraklık başta sanayi ülkelerini vurmakta ve sanayi üretimlerinin düşeceği sinyallerini vermektedir.

Nükleer enerji yeniden gündeme getirilip mecburiyet gibi gösteriliyor ancak Fransa enerji krizini nükleer santrallerle atlatacağını düşünürken, nehirlerin sıcaklığı yüzünden nükleer santralleri çalıştıramama sorunuyla karşı karşıya. Büyük olasılıkla Akkuyu nükleer santrali de artan deniz suyu sıcaklıkları nedeniyle yaz aylarında benzer sorunları yaşayabilir.

Endüstri devi ve herkesin gitmek istediği Almanya da sıcaklık kayıtlarının başladığı 500 yıldan bu yana en sıcak aylarını yaşadı. Ren nehrinin 200 yıl kadar önce taşımacılık için yolları değiştirildiğinden beri en düşük seviyeye gelmesiyle yaşanan aksaklıklar sonucu bazı fabrikalar hammadde eksikliği çekiyor ve çalışamama riskiyle karşı karşıyalar.

Coğrafya derslerinde İtalya ile ilgili anlatılan meşhur Po ovası da kuraklıktan nasibini almış gözüküyor. Yalnızca İtalya’yı değil, tüm Avrupa'yı besleyen bir ova olan Po ovasının topraklarının verimsizleşmesi tabii ki sadece kuraklığa bağlanamaz. Pestisitlerle aşırı zehirlenen topraklar ekolojik anlamda kırılgan bir hale geliyor, ilk susuzlukla karşılaştığında mahsül ciddi oranda azalıyor.

Dünyanın ikinci büyük sanayi ülkesi olarak üretimiyle diğer ülkeleri besleyen Çin’de, bazı nehirlerin debisinin düşmesi sonucunda, en önemli göl olan Poyang tamamıyla denecek kadar kurudu. Luoxingdun tarihsel adacıklarının ortaya çıkmasıyla korkutucu bir manzarayla karşı karşıya kalındı. Çin’in hem vahşi sanayi üretimi hem de tarımsal üretimi yakın bir gelecekte su ihtiyacını karşılaması zorluğuyla karşı karşıya kalacaktır. Şimdiden en önemli besini olan pirinç üretimi azalmış köylüler açlıkla karşılaşabileceklerini ifade ediyorlar röportajlarda.

Türkiye’nin en önemli büyük gölleri Tuz ve Van göllerinden de hiç iyi haberler gelmiyor. İklim değişikliği nedeniyle nehirlerin dengesizliği ve göllerin kuruduğu haberleri, buzulların hızla eridiği duyulmakta. "İnsanlık nereye? Doğa nereye?" diye sorarsak herhalde ikisi içinde olumlu şeyler söylemek pek mümkün değil.

Gıda kriziyle karşılaşılacak olunması da ayrıca ciddi bir olay. Kuraklıkta ne kadar çok su verseniz bile bitkiler çabuk kuruyor ya da ürün istendiği gibi gelişmiyor. Bilhassa savunduğumuz organik üretimde kuraklığa dayanıklı cinslerin geliştirilmesi gerekli.
Öte yandan Pandemi’ye rağmen sanayi üretimi tam gaz ilerlerken ortaya çıkan Ukrayna Rusya savaşı, silah üretimini hızlandırdı ve insansız yeni öldürücü silahlar geliştiriliyor.

Herkese iş vaadiyle bir mıknatıs gibi Afrikalı göçmenleri ülkelerine çeken Batılı kapitalist ülkeler, ekolojik krizlere sebep olmaya devam etmekteler. Diğer ülkeler de iklim değişikliği ile ilgili sözünde durmayan Batılı ve gelişmiş ülkeleri takip ve taklit etmekten başka çareleri kalmadıklarını söyleyerek kendi ülkelerindeki ekokırımlara gözlerini kapatıyorlar.

Türkiye’de de son günlerdeki gelişmeler bu yönde. Hükümet seçimler yaklaşırken daha da şiddet uygulayarak, yaşam alanlarının mücadelesini veren köylülerin karşı çıkışlarını durdurmaya çalışıyorken, iklim değişikliğini ve ona karşı yapacaklarını tamamen rafa kaldırmış durumda.

Doğamızın yok edilmemesi için, kapitalist üretim modelinin bu şekilde devam etmesine son verilmesi, doğaya ve kuraklığa uyumlu bir üretim anlayışına geçilmesi gerekiyor. Başka çare Çin'de bile yok!

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Erzincan-İliç ve Altın Mücadelesi

Post

Kuraklık Altında Üretim, Çin’de Bile Yok!

Post

Şarm el Şeyh-Mısır’da İklim Konferansı

Post

Mısır’dan Kanada’ya, Şarm el Şeyh’den Montreal’e Umutlar Tükeniyor mu?