Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

CHP’nin Vizyon Belgesi toplantısı yapıldı.

AKP’nin işçi ve emekçileri yanıltmak için kullandığı bir kavram var. Türkiye Devleti’nin bekası kavramı. “Beka” deyince akan sular dursun istiyorlar. İşyeri grevleri dursun, eylemler dursun, ücret arttırma mücadelesi dursun. Kimse konuşmasın, protesto etmesin, çünkü beka sorunu var.

Kürt meselesi yok, LGBTİQ+’lar yok, işsizlik yok, pahalılık yok, açlık yok, ayrı bir Alevi ibadethanesi yok, yolsuzluklar yok, laiklik sorunu yok, kadın cinayetleri yok, küçük yaşta evlilikler yok, çocuklara taciz yok ama bunların hepsine bedel “beka sorunu” var. Hem de nasıl. AKP’nin varlar ve yoklar listesi hep böyle gülünç olageldi.

Beka sorunu söz konusuyken gerisi teferruattır hep. Aç kalmışsın, tok kalmışsın nedir ki? Demokrasi olmuş ya da olmamış ne fark eder? İtaat et rahat et, ya sev ya terk et. Çizgi budur. İnsanı duymaktan bıktırırlar.

Oysa ki işçi sınıfının sürekli duyduğu irkiltici ve sert ses “yetersiz bakiye”dir. Sürekli işyerine yetişmek için koşturan işçi sınıfının kulaklarında dolaşan ses.

Ne olursa olsun Türkiye’nin aşırı sağı toplumu beka söylemiyle yanıltır ve bastırır.

Gelgelelim CHP’nin tarzı biraz başkadır ve daha inceliklidir.

Onun ana ve çok güçlü kavramı “Hepimiz aynı gemideyiz” cümlesinde yüklüdür aslında. Taa “sınıfsız kaynaşmış bir milletiz” cümlesine dayanır o da. Bundan şaşmazlar. Vizyon diye anlattıklarında geçen hep pastayı büyütme temasıdır. O da hepimizin pastasıdır. Pasta çok büyütülürse, sermaye sınıfı tıka basa doyarsa o büyüyen pastayla, bazı kırıntılar da elbette verilir işçi sınıfına denmek istenir. CHP’nin gözünde toplumsal işleyiş budur ve bu olmalıdır ki kaynaşmışlığımız bozulmasın. Doğanın kanunu budur onlara göre. Güçlüler gemiyi yönetir ve kaptan yukarıdaki kaptan köşkünde oturur. Kürekçiler de kürekleri çeker. Aynı gemide bulunmanın şerefini yaşıyor ya kürekleri çekenler, daha ne istesinler ki?

Peki mevcut pastadan, büyümeyi beklemeden, karnını doyuracak kadar bir pay alsa olmaz mı emekçiler?

Hah işte portakal orda kal. CHP’nin “kırmızı çizgisi”ne geldik. Bu CHP’nin kafasına göre tatsızlık çıkarmaktır. CHP’nin işçi sınıfını şartlandırmaya çalıştığı işleyiş, eğer büyürse işçiye de pasta verilebilme ihtimali. Mesela grev yapıp kendi payını söke söke alsa, yok o olmaz.

Pasta zaten büyüyecek denilerek 2016’dan bu yana milli gelirden ücretlilerin aldığı pay %40’dan %24’e düştü. İşçi sınıfının payının yarısı gitmiş neredeyse. Daha ne gibi bir felaket olması gerekirdi ki. İşte CHP’nin konuşmayı sevmediği konular bunlar. İşçiler pastanın büyümesi masallarını dinleyebilirler uslu uslu ama paylarının büyümesini konuşamazlar. O çizmeyi aşmak olur. İş insanları kızar, üzülür, ince hastalığa yakalanır.

Ne yapmak icap eder o zaman?

Kimseyi üzmek istemeyen Kılıçdaroğlu’nun para bulmak için koşturması gerekir.

Diyor ki: “İktidarımızın ilk üç yılında en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek. Ben bu parayı kesinlikle getireceğim. Peki bu yeter mi? Hayır. Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük varlık fonları var. İktidarımızın ilk üç yılında onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız. Ayrıca yeri yurdu kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzak Doğu’nun emekli fonları olacak. Norveç ve Singapur gibi.”

Selin Sayek Böke “Hep birlikte kalkınacağız, zenginleşeceğiz” diyerek bize müjdeyi veriyor. AKP’nin petrol ve doğalgaz bulmasının paraleli. Hepimize petrol, hepimize doğalgaz verilecek, vallahi sınıf ayrımı yok.

Bunların hepsi göbekten bağlı oldukları sermaye sınıfı adına gözbağcılık yapmak için.

Toplam 325 milyar doların havada uçuşması bolluğu varken işçi sınıfının payının küçük olmasının lafı mı olur? Lütfen bu pay konusunu bırakalım. Gözlerimizi kapatıp, 325 milyar liralık büyük pastanın hayali dalalım. Sanki o pasta işçi sınıfınınmış gibi çek arkadaş.

Muhteşem bir karikatür var. Gariban bir vatandaş Erdoğan’ın karşısına çıkıp “Açım” diyor. Erdoğan da ona “Sen Türkiye’sin büyük düşün” diye karşılık verince, vatandaş bu kez onun çağrısına uyarak “Çok açım” diyor. “Büyük düşün Türkiye” gibi olan “büyük pasta” kandırmacasına karşı işçi sınıfının net cevabı “çok açım” olmalı. Çünkü çok aç.

Bir yaşlı amcayla sokak röportajı yapmışlar. Amca diyor ki “4.800 lira maaş alıyorum, kira 4.000 lira. Eşimi çok sevmesem intihar edeceğim.” Bu mudur büyük Türkiye, bu mudur büyük pasta, bu mudur teferruat?

24 milyon icra dosyası var. İllerde yeni icra daireleri açılıyor.

Halk aldığı ekmeği utana sıkıla bakkal defterine yazdırıyor. Bu mudur aynı gemide olmak, bu mudur sınıfsız, sömürüsüz ve kaynaşmış millet?
CHP’nin çok şaşaalı Vizyon Toplantısı böylece bitti. Koca dağ bir kez daha basit bir demagoji doğurdu.

Halkımız aç ama AKP ve diğerlerinin aynı kalemden yalanlarına karnı tok.

Onların teferruat olarak gördükleri açlık, yoksulluk, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler yüzünden koca bir ülke kan ağlıyor.
Teferruat dedikleri konunun ne kadar önemli olduğunu film bitip perde kapandığında görecekler.

İşçi sınıfının ve haksızlığa uğramış halkların hikayesi işte ondan sonra başlayacak.

Onların da günü gelecek.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 9 Aralık Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

Radikalizm

Post

Üç Husus

Post

Seçenek Biziz

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Görev Zamanı

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Tabutta Röveşata

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Karşı Kültür

Post

Var ve Yok Listesi

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli