Post

Açlık ve Diğer "Çözülemez" Sorunlar

Bir tartışma var sürüp gidiyor. İşçilerin ücretleri artırıldığı için zamlar geliyormuş. Zamlarla baş etmenin yöntemi işçi ücretlerinin artırılması değilmiş. Öyle olursa enflasyon artarmış, vergileri artıranların da eli mahkummuş, zenginler de azıcık daha uzansak bizim gibiymiş, Ekonomi Bakanı ne yapsınmışmış.

Asgari veya birkaç bin lira üstünde ücret almak arasında bile bizim için çok önemli bir fark var. Durum böyleyken milyarlarca lirayı anlamlandırmak zor olabiliyor. Kimileri bu hesaba doğru perspektifle bakmayınca sosyalistler ucu ucuna bir hesabı zorluyor gibi düşünebiliyor. Sanki zenginlerin serveti paylaştırılsa şimdiki ücretler olsa olsa birkaç yüz lira artarmış gibi.

Durumun böyle olmadığının kanıtı çok kolay. Çok kısa bir hesabı birlikte yapalım mı?

Saniyede 1 lira kazanıyor olduğunu düşün. Günde 86 bin 400 lira. 7 gün 24 saat çalışsan tek bir milyar kazanman için yaklaşık 32 yıl çalışman gerekir. Uyumadan, yemek yemeden, dinlenmeden.

Günde 5 bin lira kazanıyor olsan, tek bir milyar kazanmak için 548 yılın biraz altında çalışman gerekir. Bu paranın tek bir kuruşunu bile harcamadan. Böyle bir parayı birinin “çok çalışarak” elde etmesi mümkün olabilir mi?

Belki Türkiye’de durum farklıdır? Saray’ın harcamalarına bakalım mı mesela? Günde 18 milyon lira. Sarayın tek bir günlük masrafını karşılamak için asgari ücretli birinin neredeyse 128 yıl çalışması lazım. Üstelik durum sadece asgari ücretin hiç değer kaybetmediğini, enflasyonun hiç artmadığını varsayarsak böyle.

Teknoloji ilerliyor ve üretim artıyor, değil mi? 1979’dan bugüne verimlilikteki artış %59,7, ücretlerdeki ise %15,8. Verimlilikteki bu artışın bizim ücretlerimize yansımadığı kesin, 1979’da ailelerimiz asgari ücretle çalışarak ev alabilirken biz birkaç kişi kirada zor kalabilir hale geldik. Peki bu 3 katlık pay kime gidiyor?

Dünyada 2 bin 640 milyarder, 62,5 milyon adet milyoner var. Fransa’nın nüfusu kadar milyoner. Ve lira değil, dolar üzerinden bu paraya sahipler.

Bizden çalanlar ve yüzümüze “ücretler arttığı için zamlar geliyor” yalanını söyleyenler aynı kişiler. Şirketlerin karı azalmıyor, hatta sürekli artıyor ama bizim paramız cebimizde eriyor.

Kimse patronların ve bazı sınıf atlama hevesiyle yanıp tutuşan küçük burjuvaların yalanlarına kanmasın. “Minik bazı düzenlemeler” değil bahsettiğimiz. Bizden çalınan milyarlarca lirayı geri vermek istemeyenlerin sistemi tabii ki devam edemez. Ücretler arttıkça zamların artmak zorunda olduğu bu düzeni biz mi kurguladık? Nasıl oluyor da zamların asıl sorumlusu zaten bu milyarlarca lirayı kazandıran emekçilere verilen 3 kuruş ücret oluyor? Ne olsaydı? Açıkça söyleyin o zaman işçi sınıfına “Aç kalın yılda 9 ay, ama ben soygunumu yapayım” diye.

Açlık demişken, tüm dünyadaki açlığı 2030’a kadar bitirmek kaç dolar alır bilir misiniz? 40 milyar dolar. 2 bin 640 milyarderin sadece 40 tanesinin serveti ile neredeyse 10 yıl boyunca tüm dünyadaki açlık çözülebiliyor. Ki bu kişilerin bir kısmı da bir değil, birkaç milyar dolara sahip.

Bu milyarderlerin toplam 12,2 trilyon doları var. 2030’a kadar açlığı 5, 10 değil tam 305 kere bitirebilirler. Bitirmiyorlar.

Ama biz bitireceğiz. “Çok çalışarak” milyarder olmak diye bir senaryo mümkün değil, bu paranın tamamı bizden çalındı. İşçi sınıfının örgütlü gücüyle geri alacağız.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Devrimcilerin Yeri Gökkuşağının Yanı

Post

Açlık ve Diğer "Çözülemez" Sorunlar