Kaçmayı Hayal Etmek
Neoliberalizmin onlarca yıl süren yıkımından ve Sovyetlerin dağılmasından sonra kaybettiğimiz bir şey var. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada. Örgütlü bir şekilde politikaya atılmış olmak, büyük bir coğrafyanın meseleleriyle ilgilenmek, başkalarıyla tartışmak ve ikna etmek… Geniş kitleler olarak bu alışkanlıklarımızı büyük oranda kaybetmiş durumdayız. Bir örnek olarak, böyle bir yaşamı sanat eserlerinin bile çok azında görebiliyoruz. Her tür fantastik dünyayı hayal edebiliyoruz ama hayatın olağanı olarak siyasetle uğraşmayı hayal edemiyoruz. Ne yazık.
Bu yitirme, dünyaya bakışımızı da köreltiyor. Bir korku filminden korkmuş çocuklar gibi, sürenin hemen dolmasını ve eve dönmeyi, canavarları hapis oldukları ekranlarda yalnız başlarına bırakmayı hayal ediyoruz. Tek bir harekette kötüler kovulsun, her şey eski haline geri dönsün istiyoruz.
Ancak dünya sallanıyor, geri dönüşü olmayan meseleler ekranlarımızı dolduruyor. Yüzleşmek istemiyoruz.
Tek tek kişilerde bulunan siyasete yansımaz mı? Yansır. Yansıyor.
Sol siyaset ile uğraşıyor ama yaygın eğilimi hep büyük meselelerden kaçmak, zor sorulara cevap vermek zorunda kalmamak, geniş kitleleri ikna edecek argümanları bulmakla uğraşmamak oluyor. Siyasetin ‘kirli’, daha doğrusu karışık ve zor yollarına hiç girmiyor.
Canavarlardan kaçmaya çalışılıyor. Evlere, köylere, havzalara; yüzyıldır yapılan, bir yüzyıl daha yapılacak sözde politik faaliyetlere… Birçok kestirme slogan bulunuyor ancak asıl motto hep “Beni benimle bırak” oluyor.
Kaçıla kaçıla gelinen nokta ortada. Kaçıldığı sanılan zamanlarda varılan yerler de ortada. En son örneği seçim meselesidir.
Üzerimize gelen sorularla, sorunlarla, karışıklıkla boğuşacağız. Çünkü bu cevapların yerine koyabileceğimiz para pulumuz, tankımız tüfeğimiz olmayacak. Kaçacağımız başka kavramlar, ara çözümler, hazır güç odakları bizi kurtarmayacak. Sosyalizm için yürütülen kolektif bir siyasetten, iktidarı alıp yeni bir dünyayı kurmaya kalkışmaktan başka bir yol da açılmayacak. Her gün bu yolda yürüyeceğiz.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.