
Şimdiye ve Umutsuzluğa Karşı
En büyük ideolojik mücadelemizi umutsuzluk olgusuna karşı veriyoruz. Bu yeni bir şey değil, yıllardır böyle. İktidarı elinde tutan sermaye sınıfı tüm imkanlarıyla toplumsal yaşamın içinde bu atmosferi yaratmak için var gücüyle çalışıyor.
80 darbesinden bu yana süregelen tüm kültürel, ahlaki, dini yönlendirmeler de onların lehine. Hepsi emekçileri gerçek durumlarından ve ihtiyaçlarından uzaklaştırmak için tam teşekkül işlevselleştirilmiş durumda. Bireycilik, çıkarcılık, kolaycılık galebe çalıyor. Böyle haliyle büyük bir kafa karışıklığı meydana geliyor. Aslında umutsuzluk çoğunlukla bu kafa karışıklığı sebebiyle yerleşik hale geliyor.
Her gün demokratik haklarımıza, kamusal mülklerimize, ücretlerimize, özgürlüklerimize vahşice saldırıyorlar. Krizlerin, rezaletlerin, ahlaksızlıkların sonu gelmiyor. Sürekli kriz dün olanı hemen unutturuveriyor, geleceği belirsizleştiriliyor. Toplumsal varoluşumuz bitimsiz ve fay hatlarıyla dolu bir şimdiki zamanın içine hapsediliyor.
Sermaye iktidarının tüm saldırılarının neden sonuç ilişkisi var. Ancak toplumun içine hapsedildiği bu şimdiki zaman, bitimsiz olduğu ölçüde çok büyük bir hızla ilerliyor. Eski zamanlardaki gibi haberleri ayda haftada bir değil, gün gün hatta saat saat alıyoruz. Her anı krizlerle geçen bu zamansallığı siyasi-felsefi açıdan silahsızlandırılmış, örgütsüzleştirilmiş kitlelerin bilincinin idrak etmesi çok zor oluyor. Bu durum görünür biçimde neden-sonuç ilişkisi kurmayı çok zorlaştırıyor.
Her hafta açtığımız Ekonomi ve Demokrasi Çadırlarımızda bahsettiğim durumun sonuçlarıyla çok karşılaşıyoruz. Henüz daha 2 dakika tartışmadan “bu ülkede hiçbir şey değişmez” diyenler, “yanlış anlamayın ama boş işlerle uğraşıyorsunuz” diyenler, “bunlar gitse gelenler nasıl olacak” diyenler ve çok daha fazlası…
Farkında değiller ama orta çağda kıyametin yakın olduğunu ve herkesin büyük cezaya hazırlanması gerektiğini vaaz eden felaket tellallarının işini yapıyorlar. Evet durum çok kötü ve dört bir yandan kuşatılmış haldeyiz. Korkutucu ve tehlikeli bir süreçten geçiyoruz. Ama şimdiki zamanı idrak edeceksek çok iyi gelişmeler de var. Gelecek güzel günlere yönelen devrimciler olarak biz de bardağın dolu tarafına dayanmak durumundayız.
Yenilmiş eski kuşakların umutsuzluk ve çaresizlik anlatısını kabul etmeyen genç kuşak 19 Mart sonrasında sahnede. Seçme seçilme hakkı mücadelesi sürüyor. Muhalefetin siyasi öncüsü konumundaki CHP’nin mitingleri en beklenmedik ilçelerde, kentlerde bile büyük katılımla ilerliyor. Gücünü göstermekten, Leman saldırısı örneğinde olduğu gibi, toplumun en geri azınlıklarına bel bağlamaktan başka şansı kalmayan AKP-MHP iktidarının her hamlesi aslında eskisi kadar güçlü olmadıklarını kanıtlıyor.
Emek-sermaye çelişkisini gözle görülür hale getirecek ücret mücadeleleri vuku buluyor. Kadınlar eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam için örgütlü mücadeleyi büyütüyor. Kürt halkı ve hareketi tüm zorluklara rağmen barış mücadelesini toplumsallaştırmak için çalışıyor. Toplumsallığın dışına itilmek istenen LGBTİ+’lar onurla varlıkları ve özgürlükleri için direniyor.
Ve bizim için en önemlisi; ülke çapında büyük dönüşümler yapılması gerektiğini ortaya koyan partimiz EHP, güncel politik programıyla sürekli olarak kitlelerle buluşuyor. Örgütlenmek için gecesini gündüzüne katıyor. Kafa karışıklığı ve umutsuzluk yaratan kültüre karşı mücadele ediyor. Sosyalist hareketin ittifaklar kurabilmesi için çaba sarf ediyor.
Elbette “hiçbir şey değişmeyecek” diyenler son ana kadar var olacaktır. Tarih bilincine sahip olduğumuz için buna hep hayret ediyoruz ve hayret etmeyi sürdürmeliyiz. Görevimiz umutsuzluğun düşünsel ve duygusal etkilerini kırmak olmalı. Bunun için elimizde okkalı ve kapsamlı bir programımız da var.
Güncel siyasi programımız, geçmiş bugün ve gelecek arasında bağ kuran büyük kılavuzumuzdur. Kafamız da bu yüzden hiç mi hiç karışık değil. Güçlü argümanlarımız var. Eşitlikçi ve evrensel bir felsefemiz var. Gün be gün devam eden kollektif pratiğimiz var. Ne mutlu ki.
Panzehiri elimizdeki siyasi bildirilerde, açtığımız çadırlarda, güçlendirdiğimiz örgütümüzde el birliği ile taşıyoruz. Umutsuzluğun arayış içindeki hiçbir zihni teslim almasına izin vermeyeceğiz. Tüm yürekleri tutuşturacak, şimdiye karşı savaşacak, günü de geleceği de kurtaracağız.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.