Post

Asansörü De Değiştireceğiz, Bozuk Düzeninizi De

Zeren öldürüldü. Asansör kaç kişilikmiş ve onlar kaç kişi binmiş... vesaire. Zeren öldürüldü, pek çok başka arkadaşımız gibi. Toplum baskısına dayanamayıp canına kıyan arkadaşlarımız da öldürüldü. Genellemeler ile düşünmeliyiz. Yası tutulmayacaklar olarak zaten genelleniyoruz. Konu yurttaşlık hakkından açılsa da, daha radikal bir özneleşme politikası öne sürüyor olsak da durum budur.

"Yası tutulmayacaklar olarak" dedim. Yönetici sınıfın görüşüdür bu. Ne kadar yanılıyor olduklarını her gün daha yüksek sesle, daha yaratıcı ve daha politik eylem çeşitleriyle gösteriyoruz. Zeren için adalet diyoruz, Zeren'in hesabı sorulacak diyoruz. Bununla yetinmiyoruz; asansör bozuktu ama bu düzen ondan daha da bozuk diyoruz. 

Zeren'in yasını binlerceleri olarak tutuyoruz ve onu öldüren bu düzende bize gelecek olmadığını söylüyoruz. 

Bulabildiğimiz her alanda, her meydanda bu konunun siyasi olduğunu öne sürüyoruz: Zeren'i öldüren sizin düzeninizdir, bunu değiştireceğiz!

Ilımlı görünen düzen adamları çıkıyor karşımıza; yurt müdürü olsun, bir şehrin valisi olsun, yöneticisi olsun. Söyleyin sorununuzu çözelim diyorlar. İrdeleyelim bu sözü: "Eylem yapmayın yeter ki, yeter ki örgütlenmeyin çocuklar! Örgütlenirseniz biz sıkıntıya düşeriz, sonra nasıl hesap vereceğiz üstlerimize?" Rahatsız etmeyin bizi diyorlar kısaca. 

Ama biz o sokaklara, bir yoldaşımın da çok güzel dediği gibi, onları rahatsız edeceğimizin bilincinde çıktık. Siz bu halden memnunsanız, biz de sizi rahatsız ederiz elbet demek için çıktık. Ya Zeren'in hesabını vereceksiniz ya da def olacaksınız demek için gerçekleştirdik eylemlerimizi.

Bu ılımlı sözde dostlar çıkmaya da devam edecek karşımıza. "Gelin çözelim sorununuzu" demeyi sürdürecekler. Biz de her böyle anda şunu söyleyeceğiz: "Sorun sizsiniz, sorun sizin düzeniniz".

Bizim problemimiz bu düzenle, onun yöneticileriyle. Emekçiyi sömüren de, kadın cinayetlerini engellemeyen de, gençliği baskı altında tutan da onlar. 

Genellemelere gitmeliyiz demiştim. Biz bu genellemeleri öne süremeden, toplum ve düzen bu genellemeleri gün yüzüne çıkarıyor ve dayatıyor gördüğümüz üzere. 

Kapitalizmin nihai gerçeği budur. Zeren ve arkadaşlarımızın öldürülmesidir. Bu anlamıyla düzenin gerçeklerine tabi olmak, "gerçekçi" olmak benim öne süremeyeceğim bir hareket tarzıdır.

Ben salt gerçekçi olanı değil; imkansızı da arzulayan, bizzat imkansızın kendi hareketinde yattığını ve "imkanlılaştığını" öne süren bir ekolü sürdürüyorum. "Ben felsefeyim" radikal iddiasını ortaya atan bir düşünce tarzını benimsiyorum. Düzenin gerçekliği buysa, yerleşik fikir buysa; ben imkansız olanı/imkansız gözükeni hedefliyorum.

Eğer Zerenlerin yaşayabilecek olması imkansızsa, o anlamıyla biz bu toplumun gözden ırakları ve sesi duyulmayanları isek; bu koşulları yaratan şeyi, düzeni değiştirecek olan da Zeren gibilerdir, bizim gibilerdir.

Karşımızda dikilen ve sorunlarımızı çözmeye çok meyilli(!) küçük krallardan korkmayalım. Biz onları rahatsız ediyoruz elbette, edeceğiz de. Politik bir örgütlülüğü öne sürüyor olmak mevcut olandan farklı bir seçeneğin var olduğunu dile getirmektir. O anlamıyla istisna olanı, imkansız gözükeni işaret eder. İstisnai olan yerleşik olanı tehdit eder, düzene sadık olanı rahatsız eder.

Bunu kavramaktan çok uzaklar ancak kuvvetle seziyorlar. Bunu vandallık olarak görüyorlar, bizleri vandallıkla suçluyorlar.

Zeren'i biz öldürmedik. Bu ekonomik krizi biz yaratmadık. Kadın cinayetlerini biz işlemedik. Bunların hepsi kapitalist düzenin yarattığı toplamın birer sonuçları. Bu düzen bizim bütün müdahale hakkımızı elimizden alıyor, bütün siyaset alanlarından bizi dışlıyor. Sonucunda ise bozuk olduğu bilinen bir asansörü denetleme yetimizi bile meşru görmüyor.

Dolayısıyla vandal olan, kapitalizmin ta kendisidir. Bu tarz bir mülk edinme hali sadece Türkiye’de değil; Amerika ve Fransa’dan Tunus’a, Libya’ya dünyanın her yerinde benzer ya da aynı sorunlara yol açıyor.

Vurdumduymazlık tüm dünya kapitalist ülkelerinde ortaktır ve bir çırpıda bütün bu ülkeler arası benzerlikleri yakalayabiliriz. Ancak genellemeler ve toplamlar üzerinden bir perspektif ortaya koyarsak bu düzeni değiştirebiliriz.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

İstanbul Üniversitesi'nde Rant Emelleri

Post

Devrimcilik mi, Aktivizm mi?

Post

Ekranların Küçük Dünyası

Post

Sorun Var Çözüm Yok İtiraz Yasak

Post

Politik Sahnede Müziğin Akıbeti

Post

Gençlik Örgütlenmeli, Kendi Siyasetini Öne Sürmeli

Post

Kanaatler Değil Perspektif Belirler

Post

Örgütlü Bir Toplum Düşleyelim

Post

Asansörü De Değiştireceğiz, Bozuk Düzeninizi De