Post

Sistemin Eleştirisi

Acaba yaşanan büyük sorunların temelinde bir toplumsal çürümüşlük mü var? Belki de birçok yerde bu konuya gönül ferahlığı ve bir katarsis ile birlikte, evet cevabı veriliyor. Normal bir soru ve normal bir cevap gibi. Ortalamanın ağırlıklı ortalaması. Belki de alışılagelmiş bir cevap. Bit yeniği aranmamış bir cevap.

Bakıyorum; akademisyenler, yurttaşlar, siyasal mücadele vermesi gerekenler bu konuyu konuşuyor. Bir çürüme varmış, o nedenle sorun çıkıyormuş. Toplum daha ahlaklı olmalıymış onlara göre.

Yani yük yine Ayşe Teyze ile Remzi Amca’nın üzerine yıkılmış durumda. Ayşe Teyze ile  Remzi Amca neden etik davranmayıp çürüyor? 16.880 lira emekli aylığı aldıklarından olmasın sakın. 16.880 lira ile mutluluğun ve etik olmanın resmini çizin işin kolayına kaçmadan da sizi görelim. Bir ömür boyu çalışmış, şirketlere devasa kazançlar sağlamış insanlara refah sağlayan aylık yerine, ahlaklı olma öğüdü.

Siyasal, ekonomik ve sistemsel sorunları konuşmamaya yemin etmiş olarak, ne güzel bir sohbet. Çürümüşlük sohbetini yapan orta sınıftan insanlar, bütün konuşmalarının başında hiçbir partiye ya da örgüte üye olmadıklarını hevesle belirtirler örneğin. Yapacakları konuşmanın meşruiyetini buradan almaya kalkışırlar hiç sekmeden. Kendi hatalarını fazilet kabul ederler. Aslında örgütlü mücadele vermek aydınlanma fikrinde bir erdemdir ama bu arkadaşlar bu erdemi neredeyse her seferinde kınarlar. Eğer bir suçsa örgütlü olmak, o suçu başkalarının üzerine atmış olurlar. Güvendikleri ölçü zaten çoğunluğun örgütlü olmaktan uzak durmasıdır. Bir anda mutlu çoğunluğun arasına karışıverirler. Kimse bulamaz onları o kargaşada. Kimsenin onları eleştirebilecek sağlam bir konumu yoktur. Kırk kişiyizdir, kırkımız da birbirimizi biliriz. Herkes aynı yolun yolcusudur.

Hepsinin konuşması, bir cenaze töreni konuşması ve ufkun kapanışı. Şarkıdaki gibi: Ay karanlık oldu, yüreğim yare / Biliyorum yoktur derdime çare.

Örgütlü bir mücadele vermeyelim, politik bir mücadele vermeyelim, iktisadi koşulların ve iktisadi sistemin eleştirisini yapmayalım, hadi şimdi çürümüşlüğü konuşalım. Ne ala memleket. Oysaki kapitalizmle boy ölçüşebilecek bir örgüt olmadan, kapitalizmle mücadele edilemez.

Böyle arkadaşlarımızın çoğu politik olmayı da kınar. Her önemli konuyu konuşmaları gerektiğinde, ilgili konunun siyasetler üstü olduğunu söylemek en büyük meziyetleridir. Bu sözü dünyada ilk kez söyleniyormuş gibi söylerler. Deprem siyasetler üstü, Kürt meselesi siyasetler üstü, dış politika siyasetler üstü. Siyasetin menzilinde ne kaldı bilmiyorum. Halbuki dünyayı düzeltecek tek şey politik eleştiridir ve dolayısıyla politik mücadeledir.

Bu konuda derhal minder dışına kaçanlar, kolaycılık yapanlar başkalarını çürümeye uğramış olmakla suçluyor. Ne derin analiz. Asıl çürüme mektep medrese görmüş bir insanın aldığı eğitimin hakkını vermeyip kolaycılık yoluna sapmasıdır. Tarihte Fransız İhtilali oldu, Rönesans oldu, Reform oldu, aydınlanma oldu. Peki hani nerede aydın olmanın namusu diye sorulmayacak mı? Bu taifeyi modern sosyalizmden ve Ekim Devrimi’nden sorumlu tutmuyorum.

Örgütlü olmak yok, politik olmak hak getire. Bununla da kalmıyor kenarından iktisadi alanın eleştirisi de yok ve tabii ki iktisadi sistemin eleştirisi. Aman ha, tam yasak bölge. Ahlak, etik lakırdıları akıp gidiyor ama asla üretim ilişkilerinin eleştirisi yok. Dikkatli olalım “komonist” zannederler. Üretim ilişkileri hiç sorun yaratmıyor ve bu kutsal kitabın en başında yazıyor gibi bir hava var. Sanki denildi ki “her şeyi eleştirin ama kapitalizmi eleştirmeyin.” 

David Harvey benzer bir konuyla ilgili şöyle diyor: “Makbul neoliberal özneler demek, yanlış giden herhangi bir şey için suçu kendinde aramak fakat kapitalizmin sorun olduğunu düşünmemek anlamına geliyor.”

Bir şeyler yanlış gidiyorsa kendini, kendi ahlakını ve hatta Tanrı’yı suçlayabilirsin ama asla kapitalizmi sorun olarak görmeye kalkışma. Bizdeki durum tam olarak bu.

Kapitalizm gerçektir ama ahlaklı değildir.

Zenginin gözü doyduğu zaman, yoksulun karnı doyacak. Asıl ahlaksız söz bu.

“Kapitalizm en acımasız kralların bile hayal edemeyeceği kadar ölüm ve yıkım, dünya savaşları, kıtalar arası zorunlu göçler, varlık içinde yokluktur.” Ahlaksızlık daha nasıl olabilir ki.

Michael Löwy bir yazısında bu konuyla ilgili orijinal bir görüşü şöyle aktarıyor. “Kapitalizm alt edilmelidir. O en büyük musibettir, birikmiş günahtır, çürümüş köktür, çok iyi bildiğimiz tüm acı meyveleri, yoksulluğu, açlığı, hastalığı, ölümü üreten ağaçtır. Bu bakımdan, üretim araçları (fabrikalar, arazi, ticaret, bankalar) üzerindeki özel mülkiyet alaşağı edilmelidir.”

Ahlaksa, ahlak böyle olur. 

Bu söz, 1973’te Brezilya’nın orta batı bölgesindeki piskoposlar ve üst düzey din adamlarının “Kilisenin Çığlığı” başlığını taşıyan ve böyle sona eren bir yazıdan.

Terry Eagleton “Kapitalizm, karşıtlarından en küçük bir itme gelmeden, kendi çelişkilerinin altında kalmaya tamamen eğilimlidir,” diyor. 

Evet, taş çatlasa olacak bunlar.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Sistemin Eleştirisi

Post

Son Gülen İyi Güler

Post

Yorumlamanın Gücü

Post

Emekçilerin Bir Doğrusu Yüz Tane Eğriyi Düzeltti

Post

Arkadaşlık Taklit Edilemez

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

Kamusal Emeklilik Hakkı Savunulmalı

Post

Gerçekçi Ol, İmkansızı İste

Post

Tam Kurtuluşun Yolu

Post

Ortadoğu’daki Dalgalanmalar

Post

Ara Aşamalar

Post

Kişi Başına GSYH 720 Binse, Asgari Ücret 50 Bin TL Olmalı

Post

Colani Golan Tepelerini Savunmadı

Post

Metal İşçisi Yüzde 125 Zam İstedi

Post

CEO’ları Kıskanıyor Muyuz?

Post

Alım Gücü Bin Lira Düştü

Post

Belki Şehirlerimize Bir Barış Gelir

Post

Ordu’nun Dereleri Yukarı Akmaz

Post

Kaç Bin Yıllık Hasretimin Koncası

Post

Meydanları Boş Bırakma

Post

6 Saatlik Çalışmayla Herkese İş

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı