Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Dünyada ve Türkiye’deki koşullar siyasette yumuşamaya veya normalleşmeye pek uygun değil. Kapitalizmin yapısal krizlerinin derinleşerek yarattığı toplumsal kültürel çürüme sistem kurucularının toplumsal sömürü biçimlerinin dışında, savaşın yokedici argümanlarının devreye sokularak yürütüldüğü zor zamanlardan geçiyoruz.

İsrail’in bugün Filistin'de insanlık için utanç veren uygulamalarının temeli küresel kapitalizmin sistematik özünü oluşturuyor. Dolayısıyla sorunu yaratmış olanlardan çözüm beklentisi içinde olmak büyük bir saflık olacaktır. Yapısal kriz politikalarını savaşların azdırılarak sürdürülmesinde gören emperyalistlerden ve onun dalkavuklarından bir "normalleşme" hamlesi beklentisi içinde olmak, bizi büyük yanılgılara götürecektir.

Bugün dünya gençliğinde bu yanılgıya karşı bir itiraz yükseliyor. Gençliğin emperyalist savaş siyasetine karşı Filistinliler için yükselttiği itiraz nedensiz değil. Dünyayı değiştirmek için olmasa da dengeleri bozan bir niteliğin ortaya konmuş olması çokça önemli. Burdan 21. yüzyılın 68 kuşağının militan karakteri ortaya çıkar mı kestirmek zor, ama güçlü bir antikapitalist itirazın şekillendiği ortada.               

20. yüzyılda politik gençlik hareketleri dünyanın her yerinde toplumsal hareketlere radikal politik karakterini vererek bir çok şeyin köklü değişimine öncülük ederek büyük toplumsal dönüşümler yaratmışlardı. 21. yüzyılda yine benzer bir coğrafyadan benzer gençlik itirazları yükseliyor. Emperyalizmin Gazze ve Filistin meselesi, dünyanın dört bir yanında küresel gençlik intifadalarına dönüşerek, geleceğin toplumsal hareketlerinin karakterine bu yüzyılın, politik etkileriyle yol gösterecek gibi duruyor.

Amerikan üniversitelerinde İsrail'in Filistinlilere yönelik katliamlarına karşı başlamış olan savaş karşıtı gençlik hareketlerinin intifadası akademisyenlerden aldığı destekle gelişiyor. 1960 dönemin gençlik hareketlerinden oldukça farklı olan bu yüzyılın genç kuşakları yaşamda her şeyin politik olduğunun farkındalar. 

Kapitalizmin kalelerindeki büyük fonların yöneticisi konumundaki üniversitelerde başlamış olan öğrenci direnişlerinin talepleri oldukça net. Şirket statüsüyle faaliyetlerini sürdüren üniversitelerin yönettiği fon sayıları oldukça fazla. Edinimlerini kurdukları vakıflar aracılığıyla  gizlemeyi başaran bu şirketlerin şeffaf olması taleplerin başında geliyor. Zira bu fonlar İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımında temel finansal desteği oluşturuyor. İsrail’e doğrudan veya dolaylı destek sağlayan bu fonların tasfiyesi ikinci taleplerini oluşturmakta. Üçüncü ve son talepleri ise Filistinlilere yönelik sürdürülen soykırımın derhal son bulması şeklinde.

Amerikan üniversitelerinde başlayarak dünya geneline yayılmış bu direnişlerin işçi sınıfının 1 Mayıs’taki talepleriyle buluşarak daha kitlesel kutlanmalarına vesile olmuş oldu. Bu durumu gören egemenlerin tüm özel savaş yöntemlerini polisin orantısız şiddetiyle bastırmanın yoluna gitmesi, direnişin toplumsallaşmasını sağlamıştır. 

Kapitalizmin yapısal krizlerinin milyarlarca insanın günbegün yoksullaştırdığı günümüzde, öğrencilerin de bu borçlanmalarla geleceklerini ipotek altına aldırarak susmalarını sağlamış olduğunu düşünüyor. Oysa bugün yaşananlar farklı bir girizgahta ilerlenmekte olduğunu gösteriyor. 21. yüzyılın siyasal radikal fikirlerinin yaşamın tüm alanlarında hayat bulması kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde yol alarak ilerliyor.  

Bu nedenle geçmiş ve gelecek deneyimlerini diyalektik bütünlük içinde irdeleyerek bu yüzyılın orjinalliğiyle düşünerek yakalayabilmek mümkün olacaktır. 

Dünyayı değiştirme fikrine sahip olmak, eylemin öğrenilmiş bilgisinin bilinç haline dönüştürülmesiyle mümkün olacağı genel doğrusuyla hareket etmek, kişinin kendine ve fikrine güvenmesiyle mümkün olabilir.

Toplumsal gerilimlerin doruk noktasına çıktığı şu günlerde sahneye yine genç eylemciler çıkıyor. 1960’larda ortaya çıkmış olan gençlik hareketinden farklı karakterlere sahip olsa da adalet haykırışlarının Filistin sorunu üzerinden ortaya çıkmış olması insani tepkilerin ölmemiş olduğunu gösteriyor. 

Bu işgal hareketlerinin önceki 68 hareketine dönüşerek sistemden radikal kopuşları sağlayıp sağlayamayacağına dair kestiriminde bulunmak şimdilik zor görünüyor. Ancak bunun toplumsallaşmasına dair oldukça fazla bilgiyi bünyesinde barındırmakta. Kategorik olarak 1960’lardaki gençlik hareketlerinden oldukça farklı politik kültürel ve teknolojik bilgiye sahip 21. yüzyılın gençlik hareketlerinin siyasal hayatın militanları haline dönüşerek sistemden radikal kopuşlarının oluşmasını sağlayabilirler.

Yaşadığımız fiziksel dünyada her alanının politikleştiği gerçeği sosyal medyanın teknolojideki gelişmeleriyle anında milyonlara ulaşarak toplumsal bir harekete dönüşebiliyor. Bu hareketin iktidar perspektifli bir mücadeleye dönüşebilmesi için egemenlerin gadrine uğramış tüm toplumsal kesimlerle bağ kurması oldukça önemli olacaktır. İşçi sınıfı, kadın hareketi, LGBTIQ+’lar dinamik ve militan mücadelelerinin bütünsel sınıflar mücadelesinin temelini oluşturacaktır.

Doğası gereği toplumun en az bozulmuş kesimini oluşturan gençlik, anti-emperyalist ve anti-kapitalist karakterinden dolayı toplumsal hareketlerin militan mücadelelerine yön veren temel dinamik olabilir. Enerjik yapısından dolayı değişeni, gelişeni kavrayabilme becerisine en iyi uyum sağlama özelliğine sahip olan gençlik, sistemi alaşağı edebilme cüretine sahip olmaktan ötürü dizginlenip kontrol edilmek için sistem tarafından özel denetim mekanizmalarına tabi tutulmakta.  

Tüm bu mesellerden ötürü her coğrafyada öğrenci gençlik hesaba katılmak zorundadır. Zamana kafa tutanlar dinamitin fitilini yaktıklarında olası politik patlamaların önünde kimsenin gücü, onları durmaya yetmeyecektir.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Bir Çöküş Hikayesi

Post

Halkların Mücadelesi

Post

Sağlık Kamusal Bir Haktır

Post

Yönetememe Krizi Derinleşiyor

Post

Karanlıktan Çıkışın Yolu

Post

Bölgesel Savaşlar Denklemi

Post

Yönetememe Krizinin Sonucu: Anayasa Tartışması

Post

Kapitalizmin Yolu Savaşlara Çıkıyor

Post

Basın Özgürlüğünü Savunalım

Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Post

Gezi’nin Gücü, İktidarın Korkusu

Post

Avrupa’da Faşizm Hayaleti mi Dolaşıyor?

Post

İktidarın Krizi, Milliyetçilerin Saldırıları

Post

Yoksulluğun Karşısında Somut Politik Program

Post

İddiasını Yitirmiş Sosyalist Hareket

Post

Ortadoğu'nun Felaketi, İsrail

Post

Faşist Hareketi Besleyen Politikalar

Post

Bir AKP Politikası: Sorunu Çözme, Ortadan Kaldır

Post

Gemisini Kurtaran Kaptan Olamayız

Post

Devrimin Güncelliği

Post

Kapitalizmin Gıda Krizi

Post

Yıkıma Karşı Birlikte Mücadele

Post

Krizi Ancak Mücadele Aşabilir

Post

Kapitalizmin Krizleri

Post

Kapitalizmin İçinden Bir Olgu: Faşizm

Post

İnsanlığın Seçimi

Post

Yeni Bir Yüzyıl

Post

Emperyalizmin Savaştan Başka Planı Yok

Post

Tespit ve Çözüm

Post

Emperyalizmin Göçmen Planı

Post

Koşullar Mükemmel, Ya Biz?

Post

İnsanlığın Ortak Mirası

Post

Eğitimde Uçurumun Kıyısında

Post

Karanlığı Biz Durdurabiliriz

Post

Ülkenin Sorunlarıyla Uğraşmak Zorundayız

Post

Tek Yumruk Olalım

Post

Fransa'da Maske Düştü

Post

Bay Başkan

Post

Gereğini Yapacağız

Post

Siyasi İktidarın Enkazı

Post

Kavşaktayız

Post

Amok Koşucusu Nereye Koşuyor?

Post

Fişi Çekmeye Hazır mıyız?

Post

Masalın Sonunu Getireceğiz

Post

İtalya’da Sandıktan Ne Çıktı?

Post

‘Kral Çıplak’ Diyelim Kralı Gönderelim

Post

Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?

Post

Kapitalizm İçin İşler Yolunda Gitmiyor