Post

Zor Zamanlar Devrimci Eylemi Gerektirir

2023-2024 yılları, kapitalist sistemin yapısal krizlerinin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığı bir mücadele dönemi olarak kayda geçmiş oldu. Dünyanın çeşitli bölgelerinde savaşlar, ekonomik çöküşler ve toplumsal krizler iç içe geçerken, bu durumun başlıca sorumlusu olan kapitalist üretim ve birikim sistemi, toplumun geniş kesimlerini derin bir yoksulluk ve açlıkla karşı karşıya bıraktığı bir yıl oldu 2024.

Ukrayna-Rusya savaşı, yalnızca savaşın yaşandığı coğrafyayla sınırlı kalmadı; küresel gıda ve enerji krizlerinin korku kaynağı olarak avrupa kıtasında büyük korkuların tetikleyicisi de oldu. Bu korkunun kapitalist merkezlerdeki kriz biçimi, önce işçi ve emekçileri doğrudan etkileyerek sorunun küresel boyuta ulaşmasının ana nedeni oldu. Gıda ve enerji fiyatlarındaki astronomik artışlarla, kapitalizmin kâr odaklı yapısının en somut örneklerinden birini yaşamış oldu güler yüzlü kapitalist Avrupa. Kriz, emeğiyle geçinen milyonlar için açlık ve yoksulluk anlamına gelirken, 2024 yılı büyük şirketler ve sermaye sahipleri için rekor kârların yılı oldu. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir dönemde, kapitalist “elitler” bu krizleri spekülasyon sömürü araçlarına dönüştürerek servetlerine servet kattılar. 

Kriz, milyonlarca insanın geleceğine dair kaygılarını endişelerini büyütürken, toplumsal güvensizlik biçimlerini farklı şekillerde arttırmış oldu. Ancak, uluslararası sermayenin doymazları bu yapısal krizleri fırsata çevirerek servetlerini içsel çelişkileri kullanarak arttırmaya devam ettiler. Sistemin bu krizleri, toplumların en kırılgan ve zayıf kesimlerini hedef alarak, sermaye için yeni birikim alanları ve genişleme fırsatlarının önünü açmada bir sömürü hegemonyasının oluşturulmasına devam etmekte.

Bu dönemde işçi sınıfı ve emekçi halklar, artan hayat pahalılığına karşı direnmek zorunda kaldı. Çoğu ülkede gelir dağılımındaki uçurum derinleşirken, sosyal devlet politikalarının erozyona uğraması ve kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi, halkın sırtındaki yükü artırdı. Sağlık, eğitim ve barınma gibi temel haklara erişim giderek daha fazla insan için hayal haline gelirken, kapitalist krizler yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküşü de beraberinde getirdi.

Öte yandan bu kriz dönemi, işçi sınıfının ve ezilen halkların örgütlenme ve mücadele deneyimlerini güçlendirdiği bir dönem olarak dikkat çekti. Pek çok ülkede yükselen grev dalgaları, sokak hareketleri ve dayanışma ağları, kapitalist sömürüye karşı kolektif bir direnişin militan mücadeleyle mümkün olduğunu göstermiş oldu. Enternasyonal mücadele perspektifiyle işçi sınıfının militan mücadelesini ve çıkarlarını savunan sosyalist ve antikapitalist hareketler, kapitalizmin krizlerinin sistemin yapısal karakterinden kaynaklandığını ve çözümün ancak üretim araçlarının toplumsallaştırılmasında yattığını bilir ve buna karşı mücadelenin bir zorunluluk olduğunun altını çizer. 

Kapitalizmin krizleri, sistemin kendi içsel çelişkilerinin kaçınılmaz sonucu olsa da, bu krizlerin yükü her zaman emekçi sınıfların omuzlarına yıkılmaktadır. Ancak tarih, mücadele eden halkların dayanışma içinde bu yükü reddedebileceğini ve sömürü düzenine karşı alternatif bir toplumsal düzen inşa edebileceğini ve başka bir yaşamın mümkünlüğünü defalarca göstermiştir. Bugün de işçi sınıfının ve ezilen halkların birleşik mücadelesi, kapitalist çarkların kırılması eşitlikçi ve adil bir dünya düzeninin kurulması fikrinin umut kaynağı olmaya devam ediyor.

2023-2024 yılı, çevre ve iklim krizleri açısından, kapitalizmin yapısal krizlerinin daha da belirginleştiği bir dönem olarak hafızalara kazındı. Uluslararası sermaye gruplarının “elitleri” arasındaki servet yoğunluğunun bu yıllar içerisinde katlanarak arttığı, Forbes raporlarında kayda geçen önemli bir not oldu. Aynı raporlar, dünya genelinde açlık sınırının altında yaşayan insan sayısındaki artışın, küresel açlık sorununu ve sınıfsal eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğini açıkça ortaya koyuyor.

2023-2024 dönemi, Türkiye’de siyasal kutuplaşmanın belirginlik kazandığı bir süreç olarak öne çıktı. 2023 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri, siyasal İslamcı ve faşist yönetim biçimlerinin yeniden iktidar olduğu dönemlerden biri olarak devam etti. Muhalefet bloğunun bir kısmı, her zamanki müzmin ve zayıf bir muhalefet görünümü sergilemeye devam ederken, bu tablo ancak yerel yönetimlerdeki seçim ittifaklarıyla birlikte kısmen değişmiş oldu. Yerel yönetimlerde sağlanan başarı, toplumda moral üstünlük yaratarak “değiştirilebilir” inancını güçlendirmeye katkı sağladı. Bu durum sınıfsal çelişkiler yerine kimlik siyaseti ekseninde yoğun bir tartışmayı da beraberinde getirmiş oldu. Toplumsal kutuplaşma, milliyetçi histerik dalgalarla kürt halkının iradesinin kayyımlarla gasp edilmesini beraberinde getirdi. Devletin faşist elinin niyeti de görülmüş oldu.

Diğer yandan, işçi ve emekçi halkın artan enflasyon karşısındaki açlık ve yoksulluk sorunları, hayat pahalılığı nedeniyle yaşam koşullarını neredeyse sıfırladı. Bu durum, dipten gelen sınıfsal dalganın, var olan çelişkileri keskinleştirerek mücadelenin dinamik niteliklerinin öne çıkmasını sağlamıştır. Sermaye yanlısı iktidarın zulüm politikalarının ifrat boyutlara ulaştığı bu dönemde, özellikle sağlık, konut, eğitim ve temel gıda alanlarında ortaya cıkmış olan erişim eşitsizliği, büyük toplumsal uçurumları daha da derinleştirmiştir. Bu uçurumların yarattığı sosyo-ekonomik sorunların boyutunu kestirmek oldukça zor hale gelmiştir.

Geride bıraktığımız bir yıl boyunca dünyanın farklı coğrafyalarında irili ufaklı pek çok grev ve eylem gerçekleştirildi. Bu süreçte sınıfsal hareketler birbirlerinden öğrenerek, işçi sınıfının mücadele alanlarını ve dayanışma pratiklerini büyüttü. İnşaat, tekstil, maden gibi sektörlerde verilen hak arama mücadelelerinde elde edilen moral üstünlükler, işçi sınıfının yeniden kendine güven duyduğu bir mücadele yılının habercisi oldu.

2024 yılında Emekçi Hareket Partisi’nin “Ekonomi Çadırları” ile başlattığı kampanya, ekonominin işçi ve emekçilerin dilinden konuşulmasını sağladı. Ekonomi tartışmalarını daha somut ve gerçek rakamlarla ortaya koyarak konuşanlar, toplumda yeni bir tartışmayı da başlatmış oldular. Bu kampanya, ekonominin gerçek sahipleri olan işçi sınıfı ve temsilcilerinin, liberal ekonomistlerin soyut gevezeliklerini aşarak, toplumun şahsında daha gerçekçi bir güven ilişkisinin kurulmasını yaratmayı başarmıştır. Önümüzdeki dönemde, bu gelişmelerin yaratacağı toplumsal değişim dinamiklerini hep birlikte daha fazla konuşuyor olacağız.

Krizin etkilerini gözler önüne seren ve asgari ücretin en az 50 bin TL olması talebiyle oluşturulan gündem, sosyalist hareketler tarafından henüz tam olarak anlaşılmış olmasa da, önümüzdeki zamanlarda buna benzer tartışmaların kaçınılmaz olarak önlerine geleceğini söyleyebiliriz. Emekçi Hareket Partisi’nin rakamlarla konuşmasının işçi, emekli ve emekçilerin cephesinde yaratmış olduğu havayı ve geniş kitleler nezdinde kabul görülmesini kimi sosyalistler gerçekçi bulmuyor. Bu tutum, hak olanın talep edilmesindeki ufukların, devrim sonrasındaki refaha havale edilmesinden başka bir anlam ifade etmemektedir.

EHP Gençliği, öğrencilerin barınma sorunlarına ve yüksek öğrenim ücretlerine karşı başlattığı kampanyada, KYK burslarının 3 bin TL olması karşısında “Koşulsuz 9 Bin TL Burs ve Tam Parasız Eğitim” talebini dile getiriyor. Bu talep, kent meydanlarında somut bir siyaset zeminine dönüşerek, ülkenin gerçek ekonomik koşullarının tartışıldığı bir alan haline gelmesini sağlıyor. Eğitim hakkı ve sınıfsal adalet taleplerinin merkezinde yer alan gençlerin, sistemin köhnemiş yapısına karşı geliştirdiği direniş ve mücadele yöntemleri, yeni bir ivme kazanarak güçlenmeye devam edecektir. 

Türkiye’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kadın Meclisleri ve Genç Feministler Federasyonu, 2024 yılı boyunca özellikle 6284 sayılı Kanun'un tartışmaya açılması ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması gibi gelişmeler karşısında gerçekleştirdikleri eylemlerle, Türkiye ve dünya kadın hareketinin dikkatini çeken önemli bir işaret fişeği oldular. Kadınlar, artan kadın cinayetlerine karşı sokaklarda ve mahkeme salonlarında adalet talebini yükseltirken, sosyalist feminizm bu hareketin hem teorik hem de pratik alt yapısında etkili bir rol oynadı. Bu sayede kadın hareketi, yeni bir direniş ve mücadele biçimiyle toplumu tanıştırmış oldu. Ekonomik krizden en çok etkilenen kesimlerden birini oluşturan kadınlar, yılmayan mücadele biçimleriyle meydanlarda güçlü bir şekilde hem cinayetlere karşı hem de ekonominin konuşulduğu tüm eylemlerin öznesi olarak yer aldılar.

LGBTİQ+ bireylere yönelik artan ayrımcılık ve nefret suçlarına karşı verilen mücadele de kadın hareketi, gençlik, işçi ve emekçi hareketleriyle dayanışma içinde ortak bir zeminde buluştu. Partili bir bilinçle ayrımcılığa karşı sosyalist bir duruş sergileyerek, hak arama mücadelesinde daha geniş bir dayanışma ağı kurmayı başararak gelecek yıllardaki zorlu mücadele zamanlarına hazır olduklarını dosta düşmana ilan etmiş oldular.

2023 ve 2024 yıllarında, emperyalizmin Ortadoğu’da İsrail öncülüğünde başlattığı bölgesel savaş ve saldırganlık; Filistin, Lübnan ve Suriye halklarının direnişlerinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Batı destekli bu politikalar, emperyalizmin Ortadoğu’daki etkisini daha belirgin hale getirirken bölgede süregelen çatışmalar ve krizler, halkların direnişinin güncelliğini korudu. Suriye’deki düşük yoğunluklu çatışmalar, mülteci krizini sadece bölgesel bir sorun olmaktan çıkararak küresel bir meseleye dönüştürdü. Türkiye’de ise göçmen karşıtı politikalar ve söylemler, toplumsal sınıf dayanışması yerine ayrımcı yaklaşımların artmasına neden oldu. Bu durum, bölgesel dayanışma ve mücadele gerekliliğini daha da önemli hale getirmiştir.

İran’da ise kadınların öncülüğünde yükselen toplumsal direniş hareketi, “Jin, Jiyan, Azadi” sloganıyla yalnızca bölgesel yankılar uyandırmakla kalmayıp, enternasyonal bir direniş ruhunun sembolü haline geldi. Bu direniş, bugün Ortadoğu’daki toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine ilham vermeye devam ederken, gerici rejimlerin baskıcı ve faşist politikalarına karşı direnişi büyüten bir güç olarak etkisini sürdürecektir.

2025 yılında sınıf mücadelesinin daha geniş bir işçi ve emekçi taban örgütlülüğüne yayılması, özellikle bağımsız ve mücadeleci, devrimci sendikaların yeniden hayatın ritmine yön veren bir yapıya kavuşması ve bu yapının korunup büyütülmesiyle mümkün olacaktır. Emekçi Hareket Partisi’nin yürüttüğü “Ekonomi Çadırları” asgari ücretin rakamlarla konuşulmasını öngören siyaset biçimini içeren interaktif kampanyalar, halkın taleplerini görünür kılmada etkili bir araç olarak önümüzdeki mücadele yılında da devam edecektir. 

22.104 TL ile yaşamaya mahkum edilenlerin, sarayları ve saltanatları sarsma vakti yaklaşıyor. İşçi, emekçi, gençlik ve kadın hareketleri, sosyalist bir bilinçle güçlenerek toplumsal muhalefetin uzun vadeli dinamosu olabilecek bir potansiyeli sabırla büyütüyor. Zor zamanlarda gerçekleri dile getirenler, devrimci eylemin varlığını haykıranlardır

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Zor Zamanlar Devrimci Eylemi Gerektirir

Post

Tarihsel Çelişki

Post

Bir Çöküş Hikayesi

Post

Halkların Mücadelesi

Post

Sağlık Kamusal Bir Haktır

Post

Yönetememe Krizi Derinleşiyor

Post

Karanlıktan Çıkışın Yolu

Post

Bölgesel Savaşlar Denklemi

Post

Yönetememe Krizinin Sonucu: Anayasa Tartışması

Post

Kapitalizmin Yolu Savaşlara Çıkıyor

Post

Basın Özgürlüğünü Savunalım

Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Post

Gezi’nin Gücü, İktidarın Korkusu

Post

Avrupa’da Faşizm Hayaleti mi Dolaşıyor?

Post

İktidarın Krizi, Milliyetçilerin Saldırıları

Post

Yoksulluğun Karşısında Somut Politik Program

Post

İddiasını Yitirmiş Sosyalist Hareket

Post

Ortadoğu'nun Felaketi, İsrail

Post

Faşist Hareketi Besleyen Politikalar

Post

Bir AKP Politikası: Sorunu Çözme, Ortadan Kaldır

Post

Gemisini Kurtaran Kaptan Olamayız

Post

Devrimin Güncelliği

Post

Kapitalizmin Gıda Krizi

Post

Yıkıma Karşı Birlikte Mücadele

Post

Krizi Ancak Mücadele Aşabilir

Post

Kapitalizmin Krizleri

Post

Kapitalizmin İçinden Bir Olgu: Faşizm

Post

İnsanlığın Seçimi

Post

Yeni Bir Yüzyıl

Post

Emperyalizmin Savaştan Başka Planı Yok

Post

Tespit ve Çözüm

Post

Emperyalizmin Göçmen Planı

Post

Koşullar Mükemmel, Ya Biz?

Post

İnsanlığın Ortak Mirası

Post

Eğitimde Uçurumun Kıyısında

Post

Karanlığı Biz Durdurabiliriz

Post

Ülkenin Sorunlarıyla Uğraşmak Zorundayız

Post

Tek Yumruk Olalım

Post

Fransa'da Maske Düştü

Post

Bay Başkan

Post

Gereğini Yapacağız

Post

Siyasi İktidarın Enkazı

Post

Kavşaktayız

Post

Amok Koşucusu Nereye Koşuyor?

Post

Fişi Çekmeye Hazır mıyız?

Post

Masalın Sonunu Getireceğiz

Post

İtalya’da Sandıktan Ne Çıktı?

Post

‘Kral Çıplak’ Diyelim Kralı Gönderelim

Post

Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?

Post

Kapitalizm İçin İşler Yolunda Gitmiyor