Post

İdeolojik Manipülasyonlarla Mücadelenin Yolu

21. yüzyılın bu çeyreğinde, kapitalizmin yarattığı toplumsal huzursuzluk, yalnızca coğrafi düzeyde yaşanan bir olgu olmaktan çıkarak, sistemin sınırsız büyüme ve sonsuz sahip olma arzusuna dayalı etik dışı yapısının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasi ve ekonomik eşitsizliklerin tetiklediği yapısal sorunlar, bireylerin yaşam koşullarını derinden etkilerken, otoriter ideolojik bariyerler farkındalığı zayıflatmakta ve gerçeklerin görülmesini engellemektedir. Bu sorunları bireysel başarısızlıklar veya “ahlaki” eksikliklere indirgemek, toplumsal gerçeklikleri göz ardı etmeye neden olmaktadır. Bu nedenle, yapısal sorunların farkına varmak ve sistematik çözümler geliştirmek, anlamlı bir değişim için zorunlu bir başlangıç noktası olmalıdır.

Kapitalizm, azınlığın çıkarlarını korurken çoğunluğun emeğini sömürerek varlığını zorbalıkla sürdüren asalak bir sistem olarak gelişimini sürdürmektedir. Ancak bu sistem, yalnızca ekonomik bir yapı olarak değil; aynı zamanda ideolojik bir mekanizma olarak da işlev görmektedir. Medya, eğitim ve kültürel üretim araçlarıyla bireylerin düşünce dünyasını şekillendirir, mevcut düzeni meşrulaştırır ve yeniden yeniden üretir. Bu mekanizma, toplumsal çelişkilerin fark edilmesini zorlaştıran yanılsamalar yaratır. Özellikle medya, sermaye sahiplerinin çıkarlarını koruyacak şekilde düzenlenmiştir. Yoksulluk, işsizlik, açlık ve adaletsizlik gibi sorunları görünmez kılarken, hak arayışlarını engelleyerek toplumsal itirazların farkındalığını  baskı altına alır.

Neoliberal politikalar, bireyleri toplumsal mücadele, dayanışma duygu ve düşüncelerinden uzaklaştırarak, bireysel “kurtuluş” arayışına yönlendirmektedir. Bu süreçte “gemisini kurtaran kaptan” anlayışı teşvik edilerek kolektif bilinç baltalanmaktadır. İnsanlar, yaşadıkları sorunların kaynağını kendi yetersizlikleri veya diğer bireylerin hataları olarak algılamaya itilmektedir. Bu ideolojik çarpıtma, toplumsal adaletsizliklere karşı sessizliği artıran bir manipülasyon aracı olarak sürekli kullanılmaktadır. Kapitalizmin baskıcı yapısı, bireyleri izole etmeye ve toplumsal dayanışmayı zayıflatmaya yönelik bir sistem üzerine kuruludur. Medyanın işlevi sadece ekonomik sorunları görünmez kılmakla sınırlı değildir; aynı zamanda toplumsal bilincin gelişimini engelleyerek çürümenin derinleşmesine de hizmet eder. Bu yanılsamalar, bireyleri kendi sorunlarına hapsederek sistemin yapısal problemlerinin anlaşılmasını engeller. Gerçek bir çözüm ise dayanışmayı, örgütlü mücadeleyi ve sorunların kökenine inen kolektif bir bilinci temel almayı gerektirir.

Toplumsal çürümeyi engellemek için bireyci yaklaşımlardan uzaklaşarak örgütlü dayanışmayı temel alan bir perspektif geliştirilmelidir. Böyle bir politik perspektif ve bakış açısı, bireylerin yaşam deneyimlerini toplumsal sorunlarla ilişkilendirmelerine ve bu bağı kolektif bir bilince dönüştürmelerine olanak sağlayacaktır. Kapitalizmin bireyleri izole eden yapısına karşı, sorunların bireysel eksikliklerden değil, sistemin yapısal özelliklerinden kaynaklandığını kavramak hayati önemdedir. Bu farkındalık, çözüm arayışlarını daha geniş ve bütüncül bir zemine oturtacaktır. Sosyalist bir yaklaşım, ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırmanın ötesinde, toplumsal dokuyu eşitlik, adalet ve dayanışma temelinde yeniden inşa etmeyi hedefler. Bu sistem, bireylere hem toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilecekleri hem de anlamlı bir özgürlük deneyimi yaşayabilecekleri koşullar sunar. Kapitalizme karşı, eşitlik ve dayanışma odaklı bir toplum inşası, yeni bir sistemin temelini oluşturur. Bu süreçte toplumsal politik hareketler ve dayanışma örgütleri, hem dönüşümün araçları hem de dayanışma kültürünün taşıyıcıları olarak merkezi bir rol oynar.

O halde kapitalizmin reforme edilemeyeceği, ancak devrimle aşılabileceği açıktır. Bu düzenin yarattığı huzursuzluk, toplumun hissettiği haklı bir öfkenin yansımasıdır. Ancak bu öfkenin örgütlü bir mücadeleye dönüştürülmesi gereklidir. Halkın çaresizliğini kolektif direnişe, bireysel bunalımları ise sınıf bilincine dönüştürmek, kapitalizmin çelişkilerini açığa çıkaracak ve toplumu radikal bir dönüşüme taşıyacaktır. Devrimci bir perspektif, yalnızca ekonomik eşitsizliklere değil, aynı zamanda ideolojik manipülasyonlara karşı da mücadeleyi içerir. 2025 yılına girerken toplumlar, kapitalizmin çürümüşlüğü altında ezilirken düşünsel sefalet derinleşmektedir. Görevimiz; bu düzenin sürdürülemez olduğunu göstermek, egemen sınıfların manipülasyon araçlarını teşhir etmek ve toplumsal adaletsizliklere karşı mücadelede aktif bir rol üstlenmek olmalıdır.

Radikal bir kopuş olmadan toplumsal bir kurtuluşun mümkün olamayacağı bellidir. Toplumların geleceğini bu mücadeledeki kararlılık ve süreklilik belirleyecektir. Umut, örgütlü direnişte ve halkın iktidarını inşa edecek devrimci bir bilinç geliştirmektedir. Kapitalizmin yarattığı toplumsal çürümenin karşısında, dayanışmayı ve örgütlü mücadeleyi temel alan bir sosyalist partinin büyütülmesi, eşitlikçi ve adalet temelli bir toplumun inşası için hayati önem taşımaktadır. Bu partili mücadele, toplumsal eşitsizliklerin kökenine inen bir bilinçlenme sürecini hayatın her alanına taşıyarak, devrimci dönüşümün temellerini oluşturmalıdır. Artık oyalanma vakti geçmiştir; tarih, bizim ellerimizle bu yüzyılın ihtiyaclarinin yarattığı politik bir mücadeleyle yazılacaktır.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

İdeolojik Manipülasyonlarla Mücadelenin Yolu

Post

Suriye’deki Senaryolar

Post

Zor Zamanlar Devrimci Eylemi Gerektirir

Post

Tarihsel Çelişki

Post

Bir Çöküş Hikayesi

Post

Halkların Mücadelesi

Post

Sağlık Kamusal Bir Haktır

Post

Yönetememe Krizi Derinleşiyor

Post

Karanlıktan Çıkışın Yolu

Post

Bölgesel Savaşlar Denklemi

Post

Yönetememe Krizinin Sonucu: Anayasa Tartışması

Post

Kapitalizmin Yolu Savaşlara Çıkıyor

Post

Basın Özgürlüğünü Savunalım

Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Post

Gezi’nin Gücü, İktidarın Korkusu

Post

Avrupa’da Faşizm Hayaleti mi Dolaşıyor?

Post

İktidarın Krizi, Milliyetçilerin Saldırıları

Post

Yoksulluğun Karşısında Somut Politik Program

Post

İddiasını Yitirmiş Sosyalist Hareket

Post

Ortadoğu'nun Felaketi, İsrail

Post

Faşist Hareketi Besleyen Politikalar

Post

Bir AKP Politikası: Sorunu Çözme, Ortadan Kaldır

Post

Gemisini Kurtaran Kaptan Olamayız

Post

Devrimin Güncelliği

Post

Kapitalizmin Gıda Krizi

Post

Yıkıma Karşı Birlikte Mücadele

Post

Krizi Ancak Mücadele Aşabilir

Post

Kapitalizmin Krizleri

Post

Kapitalizmin İçinden Bir Olgu: Faşizm

Post

İnsanlığın Seçimi

Post

Yeni Bir Yüzyıl

Post

Emperyalizmin Savaştan Başka Planı Yok

Post

Tespit ve Çözüm

Post

Emperyalizmin Göçmen Planı

Post

Koşullar Mükemmel, Ya Biz?

Post

İnsanlığın Ortak Mirası

Post

Eğitimde Uçurumun Kıyısında

Post

Karanlığı Biz Durdurabiliriz

Post

Ülkenin Sorunlarıyla Uğraşmak Zorundayız

Post

Tek Yumruk Olalım

Post

Fransa'da Maske Düştü

Post

Bay Başkan

Post

Gereğini Yapacağız

Post

Siyasi İktidarın Enkazı

Post

Kavşaktayız

Post

Amok Koşucusu Nereye Koşuyor?

Post

Fişi Çekmeye Hazır mıyız?

Post

Masalın Sonunu Getireceğiz

Post

İtalya’da Sandıktan Ne Çıktı?

Post

‘Kral Çıplak’ Diyelim Kralı Gönderelim

Post

Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?

Post

Kapitalizm İçin İşler Yolunda Gitmiyor