Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Yerel seçimlere doğru gidiyoruz. 

Bazı konular karışık hale gelirken, bazı konular da bir netlik kazanıyor. Sosyalistlerin “kaynaşmış bir millet olduğu” varsayımı hayatta karşılığını bulmadı. Bu varsayım bir yönüyle Kürt hareketinden hariç olma koşulunu yaratmak üzere kullanılıyor. Sözüm ona eksiksiz bir sosyalistler topluluğu var ve sözüm ona kendisi kadar sosyalist bulmadıklarından ayrı duruyor.

Oysa ki durum böyle değil.

Yerel seçimlere yaklaşırken yapılan bu türden toplantılar istenen sonucu vermedi. Kayıtsız koşulsuz bir biçimde beraber olma, birlik olma hali söz konusu değil.

En başta genel seçimler sürecinde oluşmuş ittifaklar var. Bu ittifaklar uzun yıllar boyunca ortaya çıkmış politik değerlendirme ve yönelimlerin bir sonucuydu. Doğal olarak bir anda ortadan kaybolmaları mümkün değil. 

Eğer ülkede Kürt hareketi gibi yüzde 10 barajını aşabilmiş, çok sayıda yerel yönetim deneyimi yaşamış bir siyasal akım varsa durum buna göre ele alınmalıdır. Ne genel seçimlerde ne de yerel seçimlerde bu tablo göz ardı edilemez. Ülke çapında ve ülkeyi derinden dönüşüme uğratan bir siyaset yapılacaksa bu böyledir. Büyük çapta bir mücadelenin, büyük çapta ittifakları olur.

Gelgelelim bizim memlekette olayların gelişimine bu mercekten bakmayan bir sol da var. Bir işin doğrusunu da yapan olur, yanlışını da. 

Bir yanıyla sol, yerel birimlere gömülerek ve burada başarılı olmaya çalışarak sonuca ulaşmaya çalışıyor. Bu solun kapladığı alanı küçülttüğü gibi, hedefini de küçültüyor. Benzer bir şekilde bir işçi alanına gömülmek dahi böyle. Gömülme, siyaseten mutlaka geri çekilmeyi getiriyor. Ülke çapında olmaktan, bütünsel olmaktan ve siyasal nitelikte olmaktan düşüyor.

Diyelim ki sol yerel alanına ya da bir işçi birimi alanına çekilmedi, bu kez de kültür alanına çekiliyor. Bizi eskiden beri tanıyanlar diyecekler ki sizin de sadece kültürel alanda kaldığınız zamanlar olmuştu. Haklıdırlar ama artık öyle değil. Biz artık hareketi, ülkenin siyasal soru ve cevapları eksenine oturtuyoruz.

Bu gömülme türlerinin hepsi ülke çapında siyasetten ve onun şart koştuğu ittifaklardan kaçma çabasının bir sonucudur. Bu da en sonunda Kürt hareketiyle ittifak etmekten uzak durma sonucuna yol açıyor.

Saymaya çalıştığım gömülme biçimleriyle bu eksiklik kapatılmaya çalışıldı hep ama elbette ki olmuyor. Yanlış hayat doğru yaşanmaz ve doğru sonuçlar vermez. Bu yaklaşım solu hep dar bıraktı ve apolitik hale getirdi. Solculuğun bir kültürel akımmış gibi yapması normalleşti. “Yerel, kültürel, küçük ve apolitik olan güzeldir” gibi bir mottoya ulaşıldı neredeyse.

Şöyle bir kafamızdan geçirelim. Solcu insanlarımızın çok yakınlaştığı ve benimsediği sözlerden biri “siyasetin kirli” olduğudur. Neredeyse hep dilinin ucundadır bu. Solcular hatta siyaseti kirli bulmakla övünmek vaziyetindedir. Ben de işte bunu diyorum. Bu bir “soyluluk” değil, dört başı mamur apolitizmdir. Semptom arayan varsa semptom. Halbuki siyaset, siyasetin örgütlenişi ve siyasal eleştiri dünyadaki en iyi fonksiyondur. Temizliği getirecek tek şey siyasal eleştiridir. Ramiz Dayı’nın “yeğenlere” aforizmalar saydırması değildir temiz olmak.

Faaliyetini yerele, bir işçi birimine ve kültür alanına indirgeyenler, ülkenin somut koşullarının somut, güncel, bütünsel analizini ve siyasetini yapmıyor. Başarısızlığın kökleri burada.

O analizleri ve siyaseti cepte sananlar çok yanılıyor.

Analiz ve siyasetin olabilmesi için, zamansal ve mekânsal anlamda somut olması gerekir. Somut koşullar bütün ülkenin koşullarıdır. Mekânsal somutluk budur. Yerel değil, bir işçi birimi değil, bütün ülke. 

Zamansal somutluk ise analiz ve siyasetin güncel olması anlamına gelir. Cepte değil, güncel.

Somut analizi oluşturmak kolay değil o nedenle.

Türkiye’deki üretim ilişkilerinin, iktisadi alanın somut analizi nedir?

Neden ücretler düşük, neden yüksek enflasyon ve işsizlik var?

Güncel olarak bu sorulara açıklayıcı ve ayrıntılı cevaplar vermeliyiz. Bu cevaplar sosyalizmin prensiplerden yola çıkarak, önümüze gelmiş sorunlara ilişkin çözümler önerebilir nitelikte olmalıdır. Toplum sosyalistlerin önerilerinin ve uygulamalarının iyilik yaratmak yönünde gerçekleştiğine tanık olmalıdır. Bu deneyi açıkça gözleriyle görmelidir. 

Bolşevikler barış olması gerektiğini söylemişti, bu iyiydi. Köylülere toprak dağıtılması gerektiğini, ulusların kendi kaderini eline alması gerektiğini, bir günlük çalışma süresinin 8 saat olması gerektiğini söylemişti. Bütün bunlar iyi, doğru ve güzeli ortaya koyuyordu. Prensipti, analizdi, siyasetti ve güzel günlere gidişin eğilimleriydi.

Biz de öyle yapmalıyız. Bozuk iktisadi koşullara ilişkin getirdiğimiz prensipler, analizler, siyasetler ve eğilimler bizi bir sonraki safhaya taşıyacaktır. Sınavdan başarıyla çıkmamız, sorulara karşı verdiğimiz cevaplarla mümkün ancak ve kolay bir sınav yok.

Biz, Emekçi Hareket Partisi olarak bunu yapmaya çalışıyoruz.

Su getiren de bardak kıran da bir değil, olmamalı şu hayatta.

Herkesi somut koşulların somut analizini ve siyasetini yapmaya davet ediyoruz.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 23 Şubat Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

Radikalizm

Post

Üç Husus

Post

Seçenek Biziz

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Görev Zamanı

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Tabutta Röveşata

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Karşı Kültür

Post

Var ve Yok Listesi

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?