Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı temsil eden Yeşil ve Sol Parti bütün illerdeki adaylarını açıkladı. Büyük bir yürüyüşün ilk adımını attık böylece.

Cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili, aday göstermeme tutumu sayesinde bir sadeleştirme yaratılmıştı. Bu konuda gereken fedakârlık gösterildi. Hatta bir kere daha bağrımıza taş bastık sayılabilir. Bununla birlikte ülkenin parlamentosu da çok kritik öneme sahip bir alan.

Sureti haktan gözükenler güçlendirilmiş parlamentodan bahsediyor ama gereğini yerine getirmekten her zaman kaçınıyorlar. Güçlü parlamento anlamını güçlü bir demokraside bulur. Böyle bir bütünlük içerisinde parlamentonun güçlü olabilmesinin imkanları ortaya çıkar.

Güçlü parlamento gücünü sadece ve sadece halktan alır. Parlamentonun halk tarafından bir kere seçilmiş olması onun güçlü olmasına yetmez. Halk ve parlamento arasındaki ilişki sürekli olmalıdır. Bu da parlamentoda bulunanların ara sıra esnaf ziyaretinde bulunmasıyla sağlanamaz. Bu seremoni çok kabul görüyor olmasına rağmen yetersizdir.

Parlamento üyelerinin halkla teması öngördüğünde yegâne uygun bulduğu toplumsal kategori esnaflar olmamalı. Sadece işinde gücünde olan esnaflara bir merhaba demek halkla temas etmiş olmak anlamına gelmez.

Buradaki niteliksel ayrım örgütlü halde olan halk kesimleriyle karşılıklı bir ilişki kurmak olabilir.

Emekçi halk sendikalarda örgütlenir, demokratik kitle örgütleri olarak örgütlenir, platformlar şeklinde örgütlenir, dernekler olarak örgütlenir, kent konseyleri olarak örgütlenir ve hatta futbol kulüpleri olarak örgütlenir.

Anlamlı olan halkın örgütlü haliyle ilişki kurmaktır.

Fabrikasında grev yapan işçiler ziyaret edilebilir.

Hak mücadelesi veren işçiler. Hareketlilik halindeki işçiler. Toplumun aktif siyasal öznesi olan işçiler.

O işçiler ücret artışı istiyordur, çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyordur, örgütlenme olanağı istiyordur ve siyasi haklarını kullanmak istiyorlardır. Bunlardır ülkedeki medeniyet düzeyini yükselten istekler. Bu isteklerle parlamentonun bir bağı kurulduğunda sonuç alınabilir. Bu bağ parlamentonun dilek kutusuna, bir dilek kağıtçığı atmakla olmaz. Parlamentonun kurumsal varlığında halk örgütlerinin bir yeri olmalı ve bu örgütlerle parlamento arasındaki bağın sürekliliği sağlanmalıdır. Bu, parlamentonun organları aracılığıyla toplumsal hareketlerle ilişki kurması anlamına gelir.

Toplumsal hareketler örgütlü ve organlaşmış olmalı ve bu haliyle parlamentonun organlarıyla ilişki kurmalıdır.

Halkın örgütlü gücü Meclis’e taşınabilirse, bu ülkedeki emekçilere açlık sınırında bir ücret verilemez.

Açlık sınırına mahkûm etmeye çalışan kararları, o Meclis binasında işçiler yırtıp atar.

Yani parlamento işçi sınıfını ziyaret etmeli ama işçi sınıfı da sürekli parlamentoyu ziyaret etmelidir.

Ziyaretin karşılıklı ve sürekli olanı makbuldür.

Kadınlar da büyük bir mücadele içindeler. Kendilerini tacize, şiddete ve kadın cinayetlerine karşı korumaya çalışıyorlar. Hep eylem halindeler ve örgütlü olarak hareket ediyorlar. Parlamento, mücadele örgütleriyle itirazını yükselten kadın hareketini ziyaret etmelidir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kadınların yaşam hakkını savunduğu için kapatılmak isteniyor örneğin. Parlamentodakiler esnaf yerine onları ziyaret etmeliler.

Kategorik fark yaratacak olan budur.

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturmasına dahi engel olunuyor. Bu konuda Anayasa Mahkemesi toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Buna rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı yasak uygulamaya devam ediyor.

Parlamentonun görevi Galatasaray Meydanı’ndan seslerini yükseltmeye çalışan annelerin ve insanların yanına gitmektir. Parlamentoda onların ne anlattığını dinlemek ve çözüm üretmektir.

Yıllardır bir Kürt meselesi dile getiriliyor. Kürt halkının kurduğu sayısız örgütlenme var. Meselenin derinliğini anlatıyorlar. Kürt halkının dilini, kültürünü ve kimliğini savunuyorlar. Parlamento gidip bu anlatılanları dinlemelidir elbette. Parlamento sadece gidip Diyarbakır’daki Amedspor'u ziyaret etse ve “Bursa’da yapılan maçta neler yaşadınız?” diye sorsa, bütün Kürt meselesini anlar ve ona göre hareket eder. Kürt meselesinin çözüleceği yer de parlamentodur. Ama işin kolayına kaçmadan, yani Kürt halkıyla ilişki kurarak. Kürt halkının sesini ve sözünü Meclis’e taşıyarak. Kürt meselesini ele alabilen bir parlamento güçlü parlamentodur ancak.

Güçlü parlamento ülkenin sorunlarını çözmek üzere, bu sorunları dile getiren toplumsal kesimlerle bağ kuran parlamentodur.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 14 Nisan Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

Radikalizm

Post

Üç Husus

Post

Seçenek Biziz

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Görev Zamanı

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Tabutta Röveşata

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Karşı Kültür

Post

Var ve Yok Listesi

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?