Post

Son Gülen İyi Güler

Şu fani dünyada bir sendikalı olmak konusu var, bir de sendikalı olmakla beraber toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamında bulunabilmek. Hatta bütün mesele bu. Çünkü, bir emekçi sendikalı olmakla birlikte, eğer toplu iş sözleşmesi kapsamında değilse, onun kendi hak ve çıkarlarını koruması mümkün değil. Toplu iş sözleşmesi imkânı yoksa, gerçek bir sendikal koruma da yok.

Filmdeki gibi, Harranlı olmakla birlikte sendikalı olmak gerekiyor ve bunun yanı sıra toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamında bir sendikalı. Ülkemizde, toplu iş sözleşmesi kapsamındaki bu şanslı sendikalı işçilerin oranı sadece yüzde 7. Yani işçilerin yüzde 93’ü toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kalıyor maalesef.

Toplu iş sözleşmesi kapsamı ülkelerin yasal düzenlemelerine bağlı olarak yüksek ya da düşük olabiliyor. Örneğin Fransa’da sendikalaşma oranı düşük olmasına rağmen toplu iş sözleşmesi kapsama oranı yüzde 98,5. Bu oran Avusturya için %98, Belçika için %96, Yunanistan için %90, İzlanda için %86 olarak seyreder.

Bizim memleketimizde asgari ücret alanların ezici çoğunluğu sendikalı ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olmaktan fersah fersah uzak. İşte hükümetin kabadayılığı ve fütursuzluğu buradan geliyor.

O nasırlı eller sendikalı olsa, toplu iş sözleşmesi kapsamında olsa çatır çatır bir sınıfsal mücadele verebilir. O nasırlı eller şaltere uzanabilir, kontağı kapatmaya uzanabilir, dönen çarkları durdurmaya uzanabilir. “Elbette bazan çiçek açıp bazan solacağım” diyebilir. Üretimden ve üretimi durdurabilmekten gelen gücünün şarkısını herkese dinletebilir.

Hükümet en altta kalanın canı çıksın siyasetini güdüyor.

Bizse Emekçi Hareket Partisi olarak, en alttakilerin mücadelesini veriyoruz. Sendikası dahi olmayanların, toplu iş sözleşmesi kapsamında olmayanların, en arkada bırakılmış olanların. Onlar, bu sistemin hesaba katılmayan sürgünleri. Adı sanı geçmeyenler, yoğa sayılanlar. Soyulup soğana çevrilen, kanından kan çekilen işçi sınıfı.

Dünya çapında Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) sıralaması yapıldığında Türkiye ya 16. ya da 17. sırada geliyor. Ülkenin 2025 yılı için öngördüğü GSYH 61,5 trilyon lira. Mehmet Şimşek’e göre “Türkiye bu sene muhtemelen ilk defa orta gelirli ülkeler grubundan çıkıp, yüksek gelirli ülkeler grubuna (Dünya Bankası tanımıyla) girmiş olacak.” Bunu 12.07.2024 tarihinde söyledi.Görünüşe bakılırsa gayet iyiyiz, diyecek bir söz yok.

Paylaşım bu dünya sıralamasına uygun gidiyor mu, diye baktığımızda aynı sonuçlara ulaşamıyoruz. Lüksemburg’da asgari ücret Türkiye’deki asgari ücretin yaklaşık 4 katı ve bizi kıskandığı iddia edilen Almanya’da 3 katı. Ne acıdır ki Hans, Hasan’ın 3 katı kadar ücret alıyor.

Peki doğrudan memleket gerçeği nedir? Yani açlık sınırı, ev kirası ve çay-simit hesabı. 

TÜRK-İŞ’in temmuz ayında açıkladığı verilere göre Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 26.115,18 lira. Mevcut asgari ücret bunun 4 bin lira altında. İstanbul’da ortalama ev kirası 24.900 lira, asgari ücret bunun da 2.800 lira altında.

Tayyip Erdoğan’ın geçmişte ateşli bir şekilde yaptığı çay ve simit hesabı ise 18.000 lira tutuyor. Onun söylemiyle: “Evin kirasını kim ödeyecek? Elektrik parasını kim ödeyecek? Su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak? Soruyorum sizlere.”

Tarihsel bir kıyaslama yapmak istersek, 1974 yılında aylık asgari ücretin GSYH’ya oranı yüzde 81’ken 2024 yılında bu oran yüzde 46’ya düşmüş durumda. Neredeyse yarı yarıya gitmiş.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, 19 Mart’ta CHP’li belediyelere ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonların ardından büyük bir ekonomik şok yaşanmış durumda. Bu şok nedeniyle Merkez Bankası kuru dengede tutabilmek üzere 60 milyar dolarlık rezervi harcadı. Doların dış borca ve faize etkisiyle bir 50 milyar dolar da öyle yok oldu. Borsadaki şirketler 40 milyar dolar değer kaybına uğradı. Toplam olarak bu ülke, gerçekleşen operasyonlar yüzünden 150 milyar dolarını kaybetmiş durumda. İşte demokrasiyi darmadağın etme girişiminin bedeli bu.

Bütün bu tablodan yola çıkarak, GSYH’yı ve senenin başından beri gerçekleşen yüzde 17’lik enflasyonun yarattığı alım gücünün düşmesini dikkate alarak asgari ücret 58.500 lira olmalıdır diyoruz. Kendi hesabımızı söylüyoruz ve şart koşuyoruz. Rica etmiyoruz, insafınıza kalmış demiyoruz, insafsız olduğunuzu biliyoruz.

Bir milletvekili mecliste "En düşük emekli aylığı 35 bin lira olmalıdır" deyince AKP sıralarından kahkaha atılıyor. Böylelikle AKP zihniyeti kendini açığa vuruyor. AKP’li Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ bile dayanamayıp o kişilerin dışarı çıkmasını istiyor. Bu da bazı solcu arkadaşlarımızın kulağına küpe olsun. Burada milletvekili “insanca ücret” deseydi hiç sorun olmayacaktı. Ne zaman ki, net bir rakam söyleyip 35 bin deyince işler karıştı. Konu beklemedikleri bir biçimde karşılarına çıktı ve bunun sonucunda AKP’liler güldüler. Muhtemelen işçilerin yüzde 93’ünün toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında olmasına güvenerek güldüler. Emeklilerin örgütsüz olmasına dayanarak güldüler.

Şimdi siz iyice gülün ama şunu bilin ki o güvendiğiniz dağlara karlar yağacak ve son gülen iyi gülecek. Sizi göndereceğiz ve o zaman halkımızın muzaffer gülüşünün yanında olacağız.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 25 Temmuz Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Son Gülen İyi Güler

Post

Yorumlamanın Gücü

Post

Emekçilerin Bir Doğrusu Yüz Tane Eğriyi Düzeltti

Post

Arkadaşlık Taklit Edilemez

Post

6 Saatlik Çalışmayla Herkese İş

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

Kamusal Emeklilik Hakkı Savunulmalı

Post

Gerçekçi Ol, İmkansızı İste

Post

Tam Kurtuluşun Yolu

Post

Ortadoğu’daki Dalgalanmalar

Post

Ara Aşamalar

Post

Kişi Başına GSYH 720 Binse, Asgari Ücret 50 Bin TL Olmalı

Post

Colani Golan Tepelerini Savunmadı

Post

Metal İşçisi Yüzde 125 Zam İstedi

Post

CEO’ları Kıskanıyor Muyuz?

Post

Alım Gücü Bin Lira Düştü

Post

Belki Şehirlerimize Bir Barış Gelir

Post

Ordu’nun Dereleri Yukarı Akmaz

Post

Kaç Bin Yıllık Hasretimin Koncası

Post

Meydanları Boş Bırakma

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı