Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2024 yılı birinci çeyrek Gayrisafi Yurt İçi Hasıla büyümesine ilişkin 31 Mayıs 2024 tarihinde bir değerlendirme yapmıştı. Orada demişti ki: “Yıllıklandırılmış milli gelir 1 trilyon 158 milyar dolara ulaştı. Uyguladığımız rasyonel, öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarla ekonomimiz daha dengeli ve sürdürülebilir bir büyümeye doğru ilerliyor.”

Çok çok güzel. Bize bunlarla gelin.

Demek ki neymiş, milli gelirimiz 1 trilyon 158 milyar dolara yükselmiş.

25.4.2006 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan, 5488 sayılı Tarım Kanunumuz var.

O kanunda, “Tarımsal Desteklemelerin Finansmanı” başlığı altında şöyle bir madde bulunuyor:

“Madde 21- Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.”

Bunu ben mi diyorum? Hayır. Bunu bizim parti mi diyor? Hayır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi meclisinden çıkardığı, kendi yasası diyor.

1 trilyon 158 milyar doların yüzde biri, 11 milyar 580 milyon dolar. O da 393 milyar 720 milyon lira.

Yani bu ülkenin usulüne uygun yürürlüğe girmiş mevcut yasası bu yıl tarıma 393 milyar lira aktarılması gerektiğini açıkça emrediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ise, 15.09.2023 tarihinde yaptığı açıklamada konuyla ilgili şöyle söylüyor: “Tarımsal destekleme bütçemizi 63,4 milyar TL'den, 91,55 milyar TL'ye çıkarıyoruz"

Kanun sana 91 milyar demedi ki, 393 milyar liradan az olamaz dedi.  Yani “gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz” dedi. Bunun neresini anlamıyorsunuz? Kanunda alt sınır olarak yüzde bir düzeyinde öngörülen oran; 2005 yılında %0,8, 2015 yılında %0,4 ve en sonunda 2023 yılında %0,2 oranlarında kalmış, dolayısıyla açıkça yürürlükteki kanununa aykırı davranılmıştır. İddia edildiği gibi, 2024 yılında 91 milyar liralık tarımsal desteğin uygulanması durumunda, yasanın emrettiği “yüzde birden az olamaz” koşulunun ancak dörtte biri hayata geçmiş olacak.

Yasalara uymamak bir suçsa eğer bu apaçık bir suç. Bunu bir fani solcu yapsa Allah muhafaza “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs edenler…” diye başlar ve müebbete kadar giderler. Ancak mevcut düzende, yasanın uygulanma koşulunun yasanın maddi içeriğine bağlı olmadığını bu konunun tamamen iktidarın çıkarına göre şekillendiğini görüyoruz. Tarım Kanununa yönelik açık ihlal de bu karşılaştırmayı yapabileceğimiz önemli bir uygulama olarak karşımızda duruyor.

Diyeceksiniz ki “Biz Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’la ilgili kararını uygulatamıyoruz senin takıldığın konuya bak.” Siz de haklısınız.

Peki o konuyu bir kenara bırakalım, AKP halktan bu kadar mı koptu? Onların arasında “ben de köy çocuğuyum ne olmuş yani..” diyen kimse kalmadı mı? Bu partiden olanların hepsi konakta mı büyüdü? Aralarında hiç mi ağaç dikmiş olan biri yok, ekin dermiş olan. Hepsi gösterişten kaçınan elitist mi yoksa, köylünün halinden anlamıyor mu?

Sanki AKP’liler “Köylü milletin efendisidir” sözünü doğal olarak severler sanırdım, yanılmışım.

Köylü diyor ki: “Geçen yıl ürettiğim bir kilo buğday ile bir litre mazot alırken bugün ancak onun beşte birini alıyorum.” Traktörün önünde durmuş feryat ediyor: “Bir römork domates, bir tane lastiğe gitti. İki tane lastik patlasa karşılamayacak yani römorkun içindeki domates tekerlekleri.” Bir başka karpuz üreticisi karpuzu kaldırıp yere çalıyor ve “Karpuzun sahibi var, biz sahipsiz kaldık bu memlekette” diyor.

Ey halk insanı AKP’liler duyunuz bu sözleri. Korkmayın bu sözleri sosyalistler söylemedi, marjinaller söylemedi, elitistler söylemedi. Eli nasırlı çiftçiler, yüzü güneşten yanmış ırgatlar söyledi.

Üreticinin girdi maliyetleri üç dört kat arttı ama ürünlerinin değerindeki artış maliyetlerini bile kurtaramayacak haldeydi.

Rize, Ordu, Gaziantep, Maraş, Malatya, Bursa, Manisa, Muğla, Balıkesir, Uşak, Denizli, Aydın’da protestolar oldu. Köylüler ağaçlarını kestiler, kantara gitmediler, ürünlerini AKP’li belediyelerin önlerine döktüler, traktörleriyle yolları kapattılar.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” 22.08.2024 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. O yönetmelik diyor ki: “Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazileri, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarımsal amaçlı sezonluk olarak kiraya verilecek.”

Tarıma desteğin dörtte bire düştüğü, ürün fiyatlarının maliyetleri karşılamadığı, borçların yükseldiği, üretimin plansızlığa sürüklendiği; tarım ilaçlarına, kimyasal gübrelere, şirket tohumlarına bağımlılığın arttığı bir manzarada köylü üretimden geri çekildi.

Şimdi bu koşullar üzerinden, bir tuzağa düşürme planı işliyor.

Bu tuzak; maliyetlere yetişemeyen, ürününü gerçek değerine satamayan, sürekli borçlanan küçük çiftçilerin var olan topraklarına el koyma girişimidir.

*Hakan Öztürk'ün bu yazısı ilk olarak 30 Ağustos Cuma günü Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı