Post

7 Milyon İşçinin Ücreti

Memlekette hâkim ideolojinin büyük bir üstünlüğü var. Kimse sorunlardan sistemi sorumlu tutmuyor. Kendine kahredebilirsin, akılsız olduğuna yanabilirsin, kendi kendine söylenebilirsin ama sistemi sorumlu tutmak yok.

Bazen bu konuları anlatırken ben sermaye sınıfının yüksek karlarını eleştiriyorum, ürünlerin pahalılığını eleştiriyorum ve fakat buna karşılık çok farklı bir iç ses yükseliyor sanki. Bu ses “Ne yapsın bu insancıklar kar etmesin mi?” gibi bir havada. Şaşıyorum; ne kutsal ve sarsılmaz bir üretim ilişkisiymiş, işçileri çalıştırıp kar etmek. En büyük tabulardan biri.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, kamu emekçilerinin ve bu alandan emekli olanların 2026 ve 2027 yıllarındaki mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere 4'üncü kez toplandı. Toplantıda, kamu işvereni temsilcileri, 2026'nın ilk altı ayı için yüzde 11, ikinci altı ayı için yüzde 7, 2027'nin ilk altı ayı için yüzde 5, ikinci altı ayı için yüzde 4 zam teklif etti. Kurul, bu teklifi büyük bir memnuniyetle kabul etti. Hiç tereddüt yaşamadı, duraksamadı. İşçi sınıfı örgütsüzken ve aldatıcı örgütlerle kuşatılmışken, aslanı kediye boğdurmak kolay elbette.

Aldatıcı sendikalar çıkıp sureti haktan görünüverdiler. Çoğu karşı tarafın ortağı. Gerçek enflasyon yüzde 50’lerin üzerindeyken 2026 yılı için yüzde 18, 2027 yılı için yüzde 9 artışı dayatılabildi. İşveren tarafındaki ensesi kalınlar karşısında, herkesin boynu kıldan inceydi.

Örgütlü işçi sınıfı bile hakkını alamıyorken, örgütsüz asgari ücretli ve emeklilerin işi daha da zor. Aldatıcı sendika bürokrasisi, işçileri “hiç değilse asgari ücretliden ve emeklilerden daha iyisiniz” diye teselli ediyor olabilir. Sermaye sınıfına oranla değil ama diğer işçilere oranla iyisin mesajı. İşçilerin birliği sayesinde sermayeye karşı savaş verecek olanların, ne büyük hilekarlığı.

Ülkede çalışan bütün kamu emekçileriyle ilgili aleyhte bir karar verildi ve hiçbir ses nefes yok. Bu düzen niye böyle diyen olmadı. Sendikacılar sahte yüz ifadeleriyle poz verdiler sadece.

“Ne yapsın işveren kar etmesin mi?” diyebilenler, “Bu çalışanlar aç mı kalsın?” diyemedi. Kimse bu sessizliğin kalın tabakasına neşter ucuyla bir kesik atamadı. Hâkim sınıf ideolojisi hiç yara almadan yoluna devam ediyor.

Yüksek kârlara sözü olan yok, ücretlerin dibe vurmasına da sözü olan yok.

Şimdi sizlere ekonominin gidişatıyla ilgili, sözüm ona aşırı dramatik eleştiri kalıbını sunayım. Çok önemli muhaliflere bu konu sorulduğu zaman ilk söyledikleri hükümete yandaş olanların aldıkları çift maaşlar ve bir de sarayın harcamaları. Yatıyorlar kalkıyorlar bu. Yok ejder meyvesi yenmiş, yok manda yoğurdu kaşıklanmış. Aşırı aşırı radikallerin radikalizmi bu kadar. Hayır böyle değil diyen beri gelsin.

Bir AKP karşıtlığı var evet ve çok doğru. Bununla birlikte adaletsizlik yaratan mevcut iktisadi işleyişe de karşı olmak gerekiyor. Aksine bu alanda sessiz sedasız bir geriye çekiliş söz konusu. İşte bu kaba kapitalist kültürün hakimiyeti. Her şeye göğüs geren sol buna direnemiyor.

Kârlarını dörde katlayan şirketler ve bankalar var. Faizi cebine indiren zengin dolar sahipleri var. Rant soygunu yapan ihale çeteleri var. Vergi affı ve ucuz krediyle beslenen yandaş firmalar var. Savunma harcamalarında suyun başını tutanlar var. Memleketi kesip kesip yiyenler, halkı soyup soğana çevirenler bunlar işte. Ne acıdır ki; bunlara gık diyen yok, bu olup bitenler hayatın olağan akışı kabul ediliyor.

Kâr, faiz, rant, vergi affı, ucuz kredi, savunma sektöründe vurgun gayet normal görülüyor.

Muhalefetin bu güdük anlatım tarzını kökten değiştirmesi gerekiyor.

Böyle ilerlerken dolar mevduatına verilen faiz konusu da kendini gösterdi. Merkez Bankası, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasına son verdiğini açıkladı.

Güya faize çok karşı olan mevcut hükümet, Kur Korumalı Mevduat başlığı altında bankada balya balya dolara sahip olanları korudu. Açık açık paranın padişahları korundu ve onlara oluk oluk faiz aktarıldı.

Ne kadar mı? Rakamla tam 60 milyar dolar, yazıyla altmış milyar dolar.

60 milyar dolar ne demek mi?

Hani Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek var ya onun 2024 yılında ortaya koyduğu Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’yle sağlanacak yıllık kazanç 1 milyar dolardı.

Bizim en üst düzey hükümet yetkililerinin, petrol zengini emirliklerle gidip boyun büker bir vaziyette rica ettikleri rakam 2-3 milyar dolar.

Bu 60 milyar dolar, Türkiye’deki asgari ücretle çalışan 7 milyonluk tüm emekçilerin neredeyse bir buçuk yıllık ücreti anlamına geliyor.

Varın geri kalanını siz hesap edin, durumu buna göre gözünüzde canlandırın ve her şeyin farkına varın.

Be insafsızlar, be vicdansızlar. Bu ülkenin yurttaşlarını böyle büyük bir yıkıma uğratmışsınız. 60 milyar dolar zarar etmiş hangi ülke belini doğrultabilir? Kim kime 60 milyar hediye eder? Bu hükümet gibi zenginlerden yana olanlar ve fakirlere gülenler. O gülüşünüzü yüzünüzde donduracağız, emin olun.

Bunun hesabını halkımız, er ya da geç soracak sizden.

Halkın alın terinden altın kazananların düzenini bitireceğiz.

Boyunuzun ölçüsünü alacaksınız.

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

7 Milyon İşçinin Ücreti

Post

Parsel Parsel Satan Bir Sanık Aranıyor

Post

Sistemin Eleştirisi

Post

Son Gülen İyi Güler

Post

Yorumlamanın Gücü

Post

Emekçilerin Bir Doğrusu Yüz Tane Eğriyi Düzeltti

Post

İyi Bir Başlangıç

Post

Tek Adam Rejimi Tekledi

Post

Açlıktan Öte Köy Var mı?

Post

Emsalsiz, Tek ve Kıyaslanamaz Değiliz

Post

Asgari Ücret 42.300 Lira Olmalı

Post

Asgari Ücreti Kıyaslamak

Post

Asrın Hortumlaması: 133,5 Milyar Dolar

Post

Enflasyonu Ücretler Yaratmıyor: 5 Kanıt

Post

Üreten Biziz, Paylaşan Da Biz Olacağız

Post

Emeğin Tam Karşılığı, Tam Refah, Tam İstihdam

Post

Haklılığımızı Açıklıyoruz Ve Kanıtlıyoruz

Post

Üç İnsandan Biri İşsiz, Dört Çocuktan Biri Aç

Post

Kurban Edilmek İstenen Emekliler

Post

Köylülere Her Yönden Saldırı

Post

Kamusal Emeklilik Hakkı Savunulmalı

Post

Gerçekçi Ol, İmkansızı İste

Post

Tam Kurtuluşun Yolu

Post

Ortadoğu’daki Dalgalanmalar

Post

Ara Aşamalar

Post

Kişi Başına GSYH 720 Binse, Asgari Ücret 50 Bin TL Olmalı

Post

Colani Golan Tepelerini Savunmadı

Post

Metal İşçisi Yüzde 125 Zam İstedi

Post

CEO’ları Kıskanıyor Muyuz?

Post

Alım Gücü Bin Lira Düştü

Post

Belki Şehirlerimize Bir Barış Gelir

Post

Ordu’nun Dereleri Yukarı Akmaz

Post

Kaç Bin Yıllık Hasretimin Koncası

Post

Meydanları Boş Bırakma

Post

6 Saatlik Çalışmayla Herkese İş

Post

Arkadaşlık Taklit Edilemez

Post

Olmaktan Korktukları Yerdeler

Post

Tarih Bir İpucu Bekliyor

Post

Yarını Bugünden Kurmaya Başlamak

Post

Kamu Yararı için Ürün ve Hizmet Yaratmak

Post

Yön Göstermek

Post

Somut Koşulların Somut Analizi ve Siyaseti

Post

AKP Bir Geri Dönülmez Felakettir

Post

Orman Yangınlarında Bütün Tohumlar Ölmez

Post

Kerelerce Ölçülen Gelir Adaletsizliği

Post

Alem Buysa Kral Popülistler

Post

İşçi Sınıfı Şart Koşabilir

Post

Sefalet Endeksi

Post

Birkaç Ağaç ve Bir Nefes

Post

Ücret ve Kar Tahterevallisi

Post

Laiklik Şimdi ve Hep Gerekli

Post

Enflasyonun Yarattığı Sefalet

Post

Enflasyonun Sebebi Açlık Sınırındaki Ücretler mi?

Post

Bütçede Değirmenin Suyu Nerden Gelir Nereye Gider

Post

Anayasa Mahkemesini Bir Kez Tanımamak

Post

Gençler Sadece Asansör İstemez

Post

Emek ve Demokrasiden Yana Cumhuriyet

Post

Yahudi Olmayan Çocuklar da Çocuktur

Post

Elin ve Evin İyisi

Post

Göz Hizasında Siyaset

Post

Dördüncü Kuvvet Dik Duruyor

Post

Beton Bina ve Fabrika

Post

Smaç Sebep Sayı Sonuçtur

Post

Sorun Geniş Bir Zaman ve Mekanda

Post

Ekmek İstiyoruz ama Gül De

Post

Parti İşçi Sınıfını Besteler

Post

Kamu Mülkiyetini Kurtarmak

Post

İçeriksizlik Fırtınası

Post

Ormanlar Bizim, Kahrolsun Kapitalizm

Post

“Esset” Değil Halkın Öz Varlıkları

Post

Var ve Yok Listesi

Post

Karşı Kültür

Post

Günbegün Ücret Mücadelesi

Post

Aslanı Kediye Boğdurmak

Post

Sonradan Hatırlananlar

Post

Seçimin Yarattığı Yorumlama İmkânı

Post

Erdoğan’a Yetki Yok

Post

Mülkiyet Sorunu

Post

Halkın Temel İhtiyaçları, Kamu Hizmeti Olarak Karşılanmalı

Post

Örgütlü Gücü Meclis'e Taşıyalım

Post

Hiçbir Yerden İzin Almamak

Post

Mahirleri Anmak Değil Anlamak

Post

Hareketin Hareket Halindeki Doktrini

Post

Denizlere Çıkar Sokaklar

Post

Tabutta Röveşata

Post

Buyurunuz Buradan Yakınız, Mösyö Hükümet

Post

Depremin Siyaset Üstü Olmaması

Post

Basra Harap Olmadan Önce

Post

Halkın Birikimlerinin Bağımsızlığı

Post

Görev Zamanı

Post

Bu Daha Başlangıç

Post

Kaynaşmış Değiliz

Post

Bolsonaro Tavuğunu Yalnız Yemesin

Post

Suriye Sınırını Değil Açlık Sınırını Geç

Post

Neden Yapmasınlar?

Post

Hayallerin de Sadakate İhtiyacı Vardır

Post

Büyük Pasta, Küçük Pay

Post

Yine Sınırlama Esas, Hürriyet İstisna

Post

Seçenek Biziz

Post

Üç Husus

Post

Radikalizm

Post

Örgütlü Toplum Parlamentoya Rengini Vermeli

Post

İşçi Sınıfı Programı Vaat Eder

Post

Güç Siyasetle Yapılır

Post

Yenilgi Sonrasında Yorumlamanın ve Politik Programın Yitimi

Post

İşçi Sınıfının Tahtına Oturmaya Kalkışmak

Post

Hedef, Özne ve İktidar Organı