Post

EĞİTİM DEĞİL EMEK

EĞİTİM DEĞİL EMEK 

Türkiye’de Çocuk Emeği Rejimi, Devlet ve MESEM’ler 

Türkiye’de çocuk emeği uzun yıllar boyunca ya ahlaki bir sorun ya da geri kalmışlığın sosyolojik bir sonucu olarak ele alındı. Oysa bugün bu çerçevelerin tamamı yetersizdir. Çocuk emeği, ne geçici bir yoksulluk belirtisi ne de denetimsizlik sonucu ortaya çıkan bir sapmadır. Aksine, Türkiye kapitalizminin derinleşen kriz koşullarında yeniden kurulan emek rejiminin merkezi bileşenlerinden biridir. Bugün çocuklara sunulan şey eğitim değil, emektir. 

Bu durumu bir “eğitim krizi” olarak tanımlamak gerçeği perdelemekten başka bir işe yaramaz. Söz konusu olan, eğitimin sınıfsal işlevinin açık bir dönüşümüdür. Eğitim, çocukların bilişsel ve toplumsal gelişimini önceleyen kamusal bir hak olmaktan çıkarılmakta; sermayenin ucuz, itaatkâr ve güvencesiz emek ihtiyacına göre yeniden yapılandırılmaktadır. Devletin eğitim politikaları, çocukları korumanın değil, onları erken yaşta üretim süreçlerine dâhil etmenin araçlarına dönüşmüştür. 

Kriz ve Çocuk Emeği 

Kapitalizm her tarihsel kriz döneminde emek üzerindeki tahakkümünü derinleştirerek ayakta kalır. Reel ücretlerin düşürülmesi, güvenceli istihdamın tasfiyesi ve sosyal hakların budanması bu sürecin bilinen araçlarıdır. Türkiye’de son on yılda yaşanan ekonomik daralma, bu araçlara yeni ve stratejik bir başlık daha eklemiştir: çocuk emeğinin sistematik biçimde yaygınlaştırılması. 

Çocuk emeği, sermaye açısından yalnızca düşük maliyetli değil; aynı zamanda itiraz kapasitesi son derece sınırlı bir emek biçimidir. Sendikasızdır, örgütsüzdür, hak talep etme kanalları neredeyse yoktur. İş cinayetleri karşısında bile kamusal görünürlüğü sınırlıdır. Bu nedenle çocuk emeği, kriz koşullarında sermaye için ideal bir “tampon emek” işlevi görür. 

Bu süreç kendiliğinden gelişmemiştir. Çocuk emeğinin bu ölçekte yaygınlaşması, devletin aktif ve bilinçli müdahalesi olmaksızın mümkün değildir. 

MESEM. Kurumsallaşmış Sömürü 

Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), Türkiye’de çocuk emeğinin aldığı yeni biçimin en açık örneğidir. Son yıllarda yüz binlerce çocuk bu sistem kapsamında “öğrenci” statüsüyle işletmelere yönlendirilmiştir. Haftanın dört günü fiilen çalışan, yalnızca bir günü okulda geçirilen bu modelde eğitim, üretimin yan unsuruna indirgenmiştir. 

MESEM’ler çocuklara bilgi değil, disiplin kazandırır. Eleştirel düşünce değil, işyeri hiyerarşisine uyum öğretir. Devlet bu yapıyla çocuk emeğini yalnızca teşvik etmekle kalmaz; onu hukuki ve ideolojik olarak güvence altına alır. Çocuklar işçi değildir; “öğrencidir”. İşyerleri sömürü alanı değil; “eğitim ortamıdır”. 

Bu ideolojik yeniden adlandırma, çocuk emeğini görünmez kılmanın en etkili aracıdır. 

Çalışmanın Meşrulaştırılması 

Bu kurumsallaşma, güçlü bir ideolojik çerçeveyle tamamlanır. Çalışmak, bir zorunluluk değil; bir erdem olarak sunulur. “Meslek sahibi olmak”, “eli ekmek tutmak”, “hayata erken atılmak” gibi söylemler, sınıfsal zorunluluğu bireysel başarı anlatılarına dönüştürür. 

Bu söylem, devletin sorumluluğunu sistematik biçimde gizler. Çocuk çalışıyorsa bu, yoksulluğun değil “tercihin” sonucudur. Eğitimden kopuş, kamusal bir hak ihlali değil; bireysel bir karar gibi sunulur. Böylece çocuk emeği, siyasetin değil ahlakın konusu hâline getirilir. 

Ölüm, Şiddet ve Göçmenlik 

Son yıllarda sanayi atölyelerinde, tarım alanlarında ve MESEM kapsamında çalışırken hayatını kaybeden çocuklar, bu sistemin istisnası değil, doğrudan sonucudur. Tehlikeli makineler, yetersiz iş güvenliği, uzun çalışma saatleri ve denetimsizlik; çocuk emeğine dayalı bir düzenin kaçınılmaz bileşenleridir. 

Bu ölümlerin ardından işletilen cezasızlık mekanizması, devletin gerçek pozisyonunu açığa çıkarır. Soruşturmalar ya açılmaz ya da sonuçsuz bırakılır. Sorumlular korunur. Çünkü burada sorgulanması gereken tek tek işyerleri değil, çocuk emeğini mümkün kılan bütünlüklü politik tercihlerdir. 

Türkiye’de çocuk emeğinin en ağır biçimleri göçmen çocuklar üzerinden yürütülmektedir. Hukuki güvencelerden yoksun bu çocuklar, en düşük ücretlerle, en riskli işlerde çalıştırılır. Irkçılık, bu sömürünün ideolojik tamamlayıcısıdır ve emek piyasasındaki hiyerarşiyi daha da derinleştirir. 

Geleceğe El Koymak 

Çocuk emeği yalnızca bugünün değil, geleceğin de örgütlenmesidir. Eğitimden koparılan çocuklar, düşük ücretli ve güvencesiz işlere mahkûm edilir. Bu durum, sınıfsal konumun kuşaklar boyunca yeniden üretilmesini sağlar. Yoksulluk kalıcılaşır; itaat süreklilik kazanır. 

Bu nedenle çocuk emeği, kapitalist yeniden üretimin tali değil, merkezi bir unsurudur. Bugün çalıştırılan çocuk, yarının sorgulamayan işçisidir. 

Türkiye’de çocuk emeğiyle mücadele, ahlaki çağrılarla ya da teknik düzenlemelerle yürütülemez. Sorun, eğitimin doğrudan emek rejimine tabi kılınmasıdır. Bu nedenle eğitim talebi, doğrudan bir sınıf talebidir. 

MESEM’lerin kapatılması, çocuk işçiliğinin fiilen yasaklanması, kamusal ve parasız eğitimin yeniden inşası asgari taleplerdir. Ancak gerçek çözüm, çocuk emeğini üreten bu düzenin aşılmasından geçer. 

Bugün çocuklara eğitim değil emek sunuluyor. 

Bu düzene karşı çıkmak bir tercih değil, politik bir zorunluluktur. 

 

 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

EĞİTİM DEĞİL EMEK

Post

Kürt Meselesi ve Devletçi Paradigma

Post

Sömürü Ağları ve Sınırların Ötesindeki Emek

Post

Kapitalizmin Derin Krizi ve İsviçre’de Emekçi Direnişinin Yükselişi

Post

Panik ve Umut

Post

Yaşlı Adamların Dünyası ve Doğan Tarihsel Özneler

Post

Karanlık Kentler

Post

Cumhuriyetin Çöküşü

Post

Büyük Hırsızların Cumhuriyeti

Post

Kürt Meselesi ve Devrim

Post

Gazze Emperyalizm, Soykırım ve Direniş

Post

Meşruiyeti Çöken Düzen, Yükselen Devrim İhtimali

Post

Çürüyen Düzenin Ortak Kaderi

Post

Faşizm ve Emperyalist Krizin Küresel Boyutu

Post

Kayyum Siyaseti ve Solun Sessizliği

Post

Eğitimde Gericileşme ve Patriyarkanın Yeni Formları

Post

Kapitalist Çürüme ve Devrimci Program İhtiyacı

Post

Kapitalizmin Yolu Savaşlara Çıkıyor

Post

Basın Özgürlüğünü Savunalım

Post

Savaşların Karşısındaki Gençlik

Post

Gezi’nin Gücü, İktidarın Korkusu

Post

Avrupa’da Faşizm Hayaleti mi Dolaşıyor?

Post

İktidarın Krizi, Milliyetçilerin Saldırıları

Post

Yoksulluğun Karşısında Somut Politik Program

Post

İddiasını Yitirmiş Sosyalist Hareket

Post

Ortadoğu'nun Felaketi, İsrail

Post

Faşist Hareketi Besleyen Politikalar

Post

Bir AKP Politikası: Sorunu Çözme, Ortadan Kaldır

Post

Gemisini Kurtaran Kaptan Olamayız

Post

Devrimin Güncelliği

Post

Karanlıktan Çıkışın Yolu

Post

Yönetememe Krizinin Sonucu: Anayasa Tartışması

Post

Bölgesel Savaşlar Denklemi

Post

Yönetememe Krizi Derinleşiyor

Post

Sağlık Kamusal Bir Haktır

Post

Halkların Mücadelesi

Post

Bir Çöküş Hikayesi

Post

Tarihsel Çelişki

Post

Zor Zamanlar Devrimci Eylemi Gerektirir

Post

Suriye’deki Senaryolar

Post

İdeolojik Manipülasyonlarla Mücadelenin Yolu

Post

Gezi Güncelliğini Koruyor

Post

Yargı Bağımsızlığı Ayaklar Altında

Post

Gözde Sermayedarlar Devri

Post

“Güler Yüzlü Kapitalizm” Maskesi

Post

Farklı Mücadeleleri Kesiştirmek İçin

Post

Otoriterleşen Rejimlere Bakış

Post

Sosyalist Bir Alternatif İçin

Post

Gençlik Bu Düzene Direniyor

Post

Trump’ın Küresel Göçmen Politikalarıyla Faşizme Giden Yolu

Post

1968’den Bugüne Mücadelenin Sürekliliği

Post

Türkiye: Kriz, Direniş ve Gelecek

Post

Kapitalizmin Dijital Ağlarında Bir Heyula Dolaşıyor

Post

Ortadoğu’daki Çatışmaların Jeopolitik Sonuçları

Post

Kapitalizmin Çöküşüne Karşı Radikal Bir Yol Arayışı

Post

Filistin Direniyor, Dünya Suça Ortak Oluyor

Post

Krizin Derinliğinde Yaşayanlar, Direnişin Ucunda Yürüyenler

Post

Trump’ın Avrupa’sı: Faşizm, Savaş ve Yeni Düzen

Post

Gelişen Direnişlerin Dönüştürücü Potansiyeli

Post

Yıkılmayan Kentler İçin Rant Düzenini Yıkmalıyız

Post

Kilitlenme

Post

Yeni Egemenlik Rejimi

Post

Yaşamak İçin Direnmek Zorundayız

Post

Ortadoğu’da Yeni Oyun, Eski Hesaplar

Post

Zihinleri Teslim Alamazsınız

Post

Ortadoğu’da Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar

Post

Avrupa’da Militarist Restorasyon ve Sınıf Savaşı

Post

Kriz Rejimi ve Direnişin Toplumsal Zemini

Post

CHP’ye Operasyonlar, Rejimin Krizi ve Emek Cephesi İhtiyacı

Post

Direnişi Susturamazsınız Gazze, Halkların Ortak İsyanıdır

Post

Kürt Sorunu Silahlı Mücadeleden Siyasal Yeniden Kuruluşa

Post

Ortadoğu’da Emperyalist Kaosun Anatomisi

Post

Devrimci Örgütlenme ve Kurucu Strateji

Post

Geçmişten Geleceğe Kürt Mücadelesi Tarihi

Post

Yeni Müesses Nizamın Krizi, Direnişin Praksisi

Post

Doğa Yanıyor, Rejim Susuyor

Post

Tarihsel Kırılma ve Devrimci Yeniden İnşa

Post

Bu Düzen Çöküyor, Devrimciler Ne Yapmalı? Nasıl Yapmalı?

Post

Yeni Paylaşım Savaşı ve Halkların Direniş Hattı

Post

Sistem Çöküyor Kopuşun Zamanı Şimdi

Post

Mütevazı Bir Teklif 5.0

Post

Kapitalizmin Gıda Krizi

Post

Yıkıma Karşı Birlikte Mücadele

Post

Krizi Ancak Mücadele Aşabilir

Post

Kapitalizmin Krizleri

Post

Kapitalizmin İçinden Bir Olgu: Faşizm

Post

İnsanlığın Seçimi

Post

Yeni Bir Yüzyıl

Post

Emperyalizmin Savaştan Başka Planı Yok

Post

Tespit ve Çözüm

Post

Emperyalizmin Göçmen Planı

Post

Koşullar Mükemmel, Ya Biz?

Post

İnsanlığın Ortak Mirası

Post

Eğitimde Uçurumun Kıyısında

Post

Karanlığı Biz Durdurabiliriz

Post

Ülkenin Sorunlarıyla Uğraşmak Zorundayız

Post

Tek Yumruk Olalım

Post

Fransa'da Maske Düştü

Post

Bay Başkan

Post

Gereğini Yapacağız

Post

Siyasi İktidarın Enkazı

Post

Kavşaktayız

Post

Amok Koşucusu Nereye Koşuyor?

Post

Fişi Çekmeye Hazır mıyız?

Post

Masalın Sonunu Getireceğiz

Post

İtalya’da Sandıktan Ne Çıktı?

Post

‘Kral Çıplak’ Diyelim Kralı Gönderelim

Post

Bu Kış Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşır mı?

Post

Kapitalizm İçin İşler Yolunda Gitmiyor