Post

İş, Aş, Barış

“Her devrim, büyük halk yığınlarının yaşamında sert bir dönüm noktasının belirtisidir. Bu dönüm noktası olgunlaşmaya erişmedikçe, hiçbir gerçek devrim meydana gelemez” - V. İ. Lenin*

Çarlık Rusya’da bu dönüm noktası 1. Dünya Savaşı olmuştu. Emperyalist paylaşım savaşı olan bu savaş halkları çok fazla yoksulluğa ve açlığa sürüklemişti. Tüm Avrupa’da savaş karşıtı eylemler yükselişe geçmişti. Çarlık Rusya’da 1917’nin 8 Mart’ında kadınlar “Ekmek ve Barış” için sokaklara dökülmüştü. Bu, Ekim Devrimi’ne giden en önemli kırılma anıydı. Bu sürecin sonunda 15 Mart’ta Çar 2. Nikolay tahtan çekildi ve yerine geçici bir hükümet kuruldu. Aynı zamanda merkezi iktidarın çöküşü ile beraber 1905’in deneyimi ışığıyla ülkenin her yerinde Sovyetler kuruldu. Bir yanda geçici hükümet, bir yanda Sovyetler…

Geçici Hükümet’in savaşa devam etmesi ve Rusya’daki toplumsal sorunları çözememesi, Sovyetlerin dolayısıyla Sovyet örgütlenmesi içinde güçlü olan Bolşeviklerin otoritesini hızla arttırıyordu. 3 Nisan 1917’de Petrograd’a ulaşan Lenin, partisini yeni döneme hazırlamak adına Nisan Tezlerini açıklamıştı.

Lenin önderliğinde Bolşevikleri iktidara taşıyan programın ana unsurları çok basitti: savaşa derhal son verilmesi ve barışın sağlanması, topraksız köylülere toprak, açlığın engellenmesi için herkese ekmek, ulusların kendi kaderini tayin hakkı ve bunların gerçekleşmesi için bütün iktidarın Sovyetlere geçmesi.

Sadece Bolşevik Devrim’de değil, tarih boyunca birçok mücadele aslında bir zümrenin zenginleşirken halkın yoksulluk ve açlığa itilmesi hikayesiydi. ‘Artık yeter’ diyenlerin inisiyatifi eline alması tarihin birçok noktasında gidişatı değiştirdi.

Bugünlerde ise aylardır Sri Lanka’da yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı verilen mücadelenin tsunami dalgaları gibi kabardığını gördük. Neoliberal politikalarla, yönetimin ülkeyi ödeyebileceğinin çok üstünde dış borçlanma ile halkı nasıl bir derin yoksulluğa ittiğini gördük. Sadece borçlanma ile değil aynı zamanda yolsuzluklarla bu gerçekleşti. İktidara yerleşen bir aile ve çevresi zenginleşirken, halk yoksullaştı. Sri Lanka halkı ise hedefine bunu koydu ve Cumhurbaşkanı Gotabaya Rajapaksa’yı istifaya çağırdı: Gota go home.

İlk tur kazanıldı. Şimdilik Rajapaksa gitti Wickremesinghe geldi. Halkın yoksulluğu bitmedi. Yeni başkan eylemleri durdurmak, neoliberal politikalarla emekçilerin kanını daha çok emmek için kollarını sıvamış gözüküyor. Ancak eylemler de sürüyor.

Bu eylemler bir başkanı daha devirebilecek mi bilemeyiz fakat şunu söyleyebiliriz: Sri Lanka halkının zafere ulaşması için net siyasi hedeflere ve örgütlü mücadeleye ihtiyacı var.

Çünkü sorunlardan sadece şikayet ederek, ‘kabul etmiyoruz’ diyerek olmaz. Somut durumun somut tahlili yapılarak somut çözümler sunulmalı ancak böylece kitleler bir yolda yürümeye, hedeflere ulaşmak için tüm zorlukları göze almaya ikna edilebilir. Bolşevik Devrimi’nde Lenin’in yaptığı tahliller ve çözümler gibi bizler de kapitalizmin yarattığı sorunlara karşı kendi çözümümüzü, programımızı sunmalıyız. Sri Lanka’da halk sadece ekonomik sorunlara karşı değil aynı zamanda çözümleri için de sokaktaydı. Sri Lanka halkı siyasi iktidarın istifasını, başkanlık sisteminin sonlandırılmasını, özelleştirmelerin son verilmesini ve dahasını istiyor, bu isteklerinde gösterecekleri ısrar sonucu belirleyecek. Kendi ülkemizdede ekonomiden ve enflasyondan şikayet etme bırakılmalı ve hedef, yöntem, program belirlenmeli, yorulmadan anlatılmalı. Bu programı uygulayacak devrimci irade deortaya konulmalıdır. 

*Türkçede Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi olarak derlenen kitapta Lenin’in sözleri yukarıdaki gibi aktarılmıştır. 

Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.

İlgili Yazılar

Post

Şahsım Devlet Olursa - V

Post

Şahsım Devlet Olursa - IV

Post

Şahsım Devlet Olursa - III

Post

Şahsım Devlet Olursa - II

Post

Şahsım Devlet Olursa - I

Post

EHP'den Erdoğan'a: Seni Göndereceğiz!

Post

Trendyol Çalışanları Direniyor

Post

On binler Kartal'da buluştu: Emek ve Özgürlük İttifakı seçim startını verdi

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı “Birlikte Değiştirelim” demek için İstanbul’da buluşuyor!

Post

EHP'den Adaylık Değerlendirmesi: Aday Çıkması Doğal

Post

Almanya Seçimlerine Yeşil ve Soldan Bir Bakış

Post

Umudumuz Örgütlü Mücadelemizde

Post

Batı’nın Göçmen İkiyüzlülüğü

Post

Ödememek ve Ödeyememek

Post

Al Gözüm Seyreyle

Post

Cevap C Şıkkı

Post

COVID-19 Günlerinde Anti-Kapitalist Siyaset

Post

Salgın Durumu Üzerine

Post

İş, Aş, Barış

Post

‘Zeytinlilerin’ Kazanacağı Günler Yakın

Post

Gotham’ın Delileri Ne Kadar Kahraman?

Post

Yolsuzluk Saray Düzeninin Çimentosudur

Post

Düzenin Ekonomiye Çözümü Yok

Post

Mesele Bakanlık Değil Kürt Halkının Temsil Hakkı

Post

Ege’nin İki Yakasının Tek Çözümü: Göndereceğiz

Post

Ekonomik Kriz Yayılırken Savaşlar da Yayılacaktır

Post

Seçime Bir Adım Kala Sosyal Konut Projesi

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yola çıkıyor!

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı program çerçevesi açıklandı

Post

Emek ve Özgürlük İttifakı yol haritasını binlerin katıldığı halk buluşmasında açıkladı

Post

İtalya’da Seçimler Neyi İşaret Ediyor?

Post

Başörtüsü, Özgürlükler ve Devrimci Siyaset

Post

Savaşsız Bir Dünya İçin Emekçilerin İktidarı Gerek

Post

Madenlerde Tek Çare Kamulaştırma

Post

Sansür Yasasını Yenebiliriz

Post

Yeni Gezi Direnişleri için Mücadele Arkadaşlarımızı Savunacağız

Post

İşçi Emekçi Mitingiyle İşçi Hareketinde Bir Adım Daha

Post

Seçim Ekonomisi Pansumansa İşçi Emekçi Hükümeti Tek Çözüm Olabilir

Post

Rejim Özgürlüklerimizi Söküp Alacak Güçte mi?

Post

İnşaat-Sen Sendikaların Yüz Akı, Yaşasın İşçilerin Kayı İnşaat Zaferi

Post

EHP Gençliği 6 Kasım'da Gençlik Konferansı'na çağırıyor

Post

EHP Gençliği Konferans'ta Buluştu: Gelecek Sosyalizm Olacak!

Post

“Helalleşme” Kavramının Düşündürttükleri