
Nefreti Değil, Hayatı Seçelim: Erken Seçim İçin Bir Çağrı
25 Nisan Cuma akşamı, Ankara’da “Gençlik ayakta, geleceği için yürüyor” demek için bir araya gelen öğrenciler, polis şiddetiyle karşı karşıya kaldı. Yüksel Caddesi’nde başlayan buluşma, Konur Sokak’a doğru yürümek isteyen öğrencilere yönelik sistematik bir saldırıya dönüştü. Fiziksel şiddetle gözaltına alınan arkadaşlarımız arasında bir trans öğrenci de vardı. Polisin onu yaka paça sürüklerken bedenini teşhir edecek şekilde darp etmesi, yalnızca bireysel bir şiddet anı değil; devletin organize transfobisinin açık bir göstergesiydi.
Ardından Ankara Valiliği’nin yayınladığı açıklama, işkenceyi meşrulaştırmak için arkadaşımızı “sözde kadın” diyerek hedef göstermeye kadar vardı. Bu, yalnızca bir hak ihlali değil, varoluşumuza yönelen doğrudan bir saldırıdır.
Ankara Valiliği olaydan sonra yayınladığı açıklamada, işkenceyi meşrulaştırmak için arkadaşımızın trans kimliğini hedef aldı. “Sözde kadın” ifadesiyle varoluşunu inkâr etmeye kalkıştı. Arkadaşımızın iç çamaşırını teşhir ederek kamuoyuna bir “teşhir malzemesi” sundu. Bedenimizi, kimliğimizi, varoluşumuzu aşağılamaya çalıştılar. Bu açıklama sadece bir olay savunması değil, doğrudan LGBTİ+’lara yönelik kurumsal bir nefret manifestosudur. İktidarın ortakları eliyle Meclis’e sunulan nefret yasası teklifiyle birlikte düşündüğümüzde, yaşadığımız şiddet yalnızca sokakta değil, yasal zeminde de örgütlenmeye çalışılıyor. Nefreti yasa haline getirmek istiyorlar. Bu gidişatı durdurmanın en güçlü yolu ise, iktidarı erken seçimle göndermektir.
Bugün yaşadığımız her şiddet, her inkâr girişimi, bize bir gerçeği daha açık gösteriyor: Bu iktidar gitmeden, özgürce yaşamamız mümkün değil. HÜDAPAR eliyle meclise sunulan nefret yasaları, sokakta maruz kaldığımız polis şiddeti, valilik açıklamalarıyla meşrulaştırılan teşhirler… Bunlar tesadüf değil. Bunlar, sistemli bir saldırı programının parçaları. İşte bu yüzden, erken seçim yalnızca bir politik tercih değil, bir yaşam hakkı meselesidir. İktidar gittiğinde elbette mücadelemiz bitmeyecek; haklarımızı, varoluşumuzu, özgürlüğümüzü her zaman korumak ve büyütmek zorunda olacağız. Ama yeni bir iktidar döneminde, en azından sırtımızda bir sopa, başımızda bir nefret yasası tehdidi olmadan bu mücadeleyi verebileceğiz.
Bugün AKP-MHP-HÜDAPAR ittifakı tarafından örülmeye çalışılan karanlık, ancak güçlü bir halk iradesiyle dağıtılabilir. Erken seçim, bu karanlığı dağıtmanın ilk adımıdır.
Önümüzde 1 Mayıs var.
İşte tam da bu yüzden, bu yıl 1 Mayıs’a “erken seçim” talebiyle çıkıyoruz.
Nefrete, yoksulluğa, baskıya karşı emeği, özgürlüğü ve hayatı savunmak için.
Bu iktidarı gönderelim, varoluşumuzu savunalım!
1 Mayıs’ta, sokakta, birlikte: Nefrete karşı erken seçim, yaşasın hayat!
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.