
Gözün Gördüğü Kadar
“Aman olaylara karışma yavrum” dendi; cesaret gösterenler esaretle korkutuldu.
Politik olmaya düşman bir sekülerlik yıllarca, bir dalgakıran görevi yaptı CHP’nin şahsında.
Ama 19 Mart günü örgütlü sosyalist gençlik inisiyatifi eline aldı. Diplomanın iptal edilmesine karşı çağrısı yapılmış eylem, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla birlikte çehre değiştirdi. Gençler Beyazıt’a değil sel, tsunami olup aktı.
CHP ve Özgür Özel’i hizaya getiren bu oldu. Sosyalistlerin öncülüğünde gençlik, rejimi tartışmaya açtı, ana muhalefet de ritmini ona uydurdu.
Nitekim hiçbir şey gibi, gençlik de çelişkisiz bir öz arz etmez. Çok farklı veya tezat kompozisyonlar meydana getirir.
Batı’da sağcı lider ve partilerin yükselişi, pandemi koşulları, ekonomik krize karşı çözüm planı öne sürebilen sosyalist bir ufkun var olmayışı...
Zafer Partisi gibi modern faşist partilerin dünyada türemesine ve şu an azınlık da olsa radikalleşmiş bir genç toplulukla buluşabilmesine pek çok temel oluştu.
Siyasal iktidarla çelişkili bir konumdalar, azınlık düşmanlığı temelinde bir milliyetçilik öne sürüyorlar ve sosyal medya algoritmalarının pompaladığı dışlayıcı, alaycı ve kural tanımaz bir ortak lügata sahipler.
Nitekim Bozdoğan Kemeri önünde barikatlara yüklenen pek çok kişinin bu kümede olduğu, atılan sloganlardan mütevellit apaçık.
Saraçhane kitlesinin yine de bir azınlığı olsalar da, en öndekiler Zafer Partisi ve ona yakın ideolojilerdi.
Henüz embriyo halinde olduğunu düşünmekle birlikte, tehlikenin bilincinde olmamız yerinde olur. Son çözümlemede rejimle bir tartışmalarının olmadığını, asgari bir demokratik programda ortaklaşılmasından caymaya ne kadar meyilli olduklarını biliyoruz.
Bu parantezi kapatırsak, 19 Mart’tan beri yapılan gençlik eylemlerinin ezici çoğunluğunu 2003-2007 arası doğmuş, pandemi koşullarından üniversitede pek az etkilenmiş, daha sosyal, daha özgürlükçü gençlerin oluşturduğunu sanıyorum.
Türkiye’de “komünist” ismiyle var olan bazı partilerin dahi, durduk yere Kurtuluş Savaşı önderlerinin önünde diz çökmeyi propaganda ettiği dönemde, gençlerin kendi solculuklarını Mustafa Kemal simgesiyle ifade etmesi çok doğal.
Nitekim o simgeye ait sloganları haykıran gençlerin göçmenlere ve Kürt halkına karşı radikalleşmiş bir karşıtlığı yok, iktisadi ve idari anlamda sosyal devlet mantığını benimsiyorlar, ve kendilerini bir çeşit demokrat olarak tanımlıyorlar.
Ayrıca oradaki gençler orta sınıf değil, bizzat geleceğin ve hatta şimdinin emekçileri. Kendilerini orta sınıf hissetseler dahi, aileden orta sınıf olsalar dahi. Hemen hepsi kaba tabirle "babalarından daha yoksul olacaklarını" farkındalar.
2 Nisan Tüketim Boykotu bütün diğer sonuçlarından ayrı olarak, bir çeşit kolektif hareket ruhunu bu gençliğin sahiplendiğini açıkça gösterdi. Hiç sahip olmadığımız bir deneyimdi, bir eşik aşıldı.
Bundan sonra ne olacağını kestirmek çok zor, Tek Adam her türlü adımı atmaya uğraşacak. 19 Mart günü gibi gafil avlanmayacaklardır, ama onların da elini sıkıştıran pek çok gündem ve çelişki var memlekette.
Ali yazar, Veli bozar
Küp suyunu çeker azar azar.
Keskin sirke küpüne zarar.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.