
Sosyalizme Mecburiyet
Günlerdir Türkiye cayır cayır yanıyor. Vatandaşlar elbirliğiyle yangını söndürmek için uğraşıyor. Yangın söndürme uçağı olmayan ülkenin devlet yetkilileri, yangın izleme uçaklarıyla havalarda geziyor. Bu yangınları daha erken söndürmenin, kimsenin canının yanmamasının yolu yok muydu? Elbette ki vardı.
Orman Genel Müdürlüğü kârını faize değil de ‘yangın söndürme uçağına' yatırsaydı eğer yangınlar bu kadar yayılmayabilirdi. Orman işçileri, yangını söndürmeye koşan vatandaşlar vefat etmeyebilirdi. Yanan alanların ev sahibi olduğu birçok canlı vardı, onlar hayatta olabilirdi. Kıyamadığımız güzelim ağaçlarımız yeşermeye devam edebilirdi. Ama kapitalizmde bunların hiçbirinin bir yangın söndürme uçağı maliyetinden daha fazla kıymeti yok.
Gelin birlikte neden yangın söndürme uçaklarıyla havadan yeterli müdahale edilmediğine bakalım. Hatırlarsanız Erdoğan 2018’de “Devleti şirket gibi yönetirsek netice alırız” demişti. Onun bu yaklaşımı sonrası kamu kurumlarının faiz haberleri, özelleştirmelerdeki hızlanmalar arttıkça arttı. Türkiye’de ormanlar ve orman yangınlarından başlıca sorumlu olan Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü de kârını 'yangın söndürme uçağına' değil de faize yatırdı. Rakamlar iç acısı:
Gelir ve gider daha anlaşılır olsun diye Orman Genel Müdürlüğü’nün yıl yıl faiz gelirlerine bakalım:
-2020 yılında 1 milyar 26 milyon TL kâr
-2021 yılında 5 milyar 357 milyon TL kâr
-2022 yılında 9 milyar 264 milyon TL kâr
-2023 yılında 4 milyar 489 milyon TL kâr
-2024 yılında 1 milyar 601 milyon lira zarar
Buna göre Orman Genel Müdürlüğü son 5 yılda 18 milyar 536 milyon TL kâr etti. Son 5 yılda 18 milyar faiz geliri elde eden Müdürlük, 2024 yılında 75 adet hava aracı kiraladı. Fakat buna sadece 3.7 milyar TL bütçe ayırdı. Yani 5 yıl içerisinde sadece faiz kaynaklı olan gelirinin yüzde 31.76’sını ayırdı.
Yani bizim yeterli yangın söndürme uçağımız yoksa eğer bu bakanlığın bütçesi olmadığı için değildir. İşte bakanlığın sadece faizden elde ettiği gelir tablosu ortada.Buna karşılık uçaklara ayırmış oldukları bütçe de ortada. Kamulaşmanın önünde daima mıh gibi duruyorlar. Devleti şirket gibi yönetmek isteyenlerin kâr hırsı yüzünden, günden güne artan özelleştirmeler yüzünden bugün ülkedeki birçok ağacın yerinde yeller esiyor. Onlarca vatandaşımız yangın söndürürken, yangın söndürmeye giderken vefat etti.
Sürekli bütçesi konuşulan bir bakanlığımız daha var; Diyanet İşleri Bakanlığı. Bu bakanlığın aylık bütçesiyle 6 adet yangın söndürme uçağı alınabiliyor. Diyanet İşleri Bakanlığı bir taraftan yağmur duası okutmaya başlıyor camiilerde. Yangınlar sönsün diye tüm camilerde dua okumaya davet ediyor halkı. Peki bunun yanında mesela aylık bütçesinden bir adet yangın söndürme uçağı da alsa nasıl olur?
Şok etkisi yaratan rakamlar sadece bakanlığın faiz yatırımlarından da ibaret değil. Pegasus’a yapılan uçak yardımlarını hatırlıyor musunuz? Çok geçmedi daha üzerinden, Sabancı, 19 Aralık 2024’te Boeing ile 200 uçaklık dev bir sipariş anlaşmasına imza atmıştı. Bunlardan 100 adetini satın alırken devlet teşviği aldı ve 44’ü devlet tarafından finanse edilmiş oldu. Bu teşvikler, 2009 yılında Erdoğan imzasıyla yürürlüğe giren yatırım teşvik programı kapsamında gerçekleştirildi. Gelin Türkiye’nin en büyük patronlarından Ali Sabancı’nın sahibi olduğu Pegasus Hava Yolları’nın bu uçakları nasıl aldığının arka planına bakalım:
-100 milyon dolar değerinde 100 uçak alındı. Toplam yatırım= 10 milyar dolar.
-16 uçak için yüzde 15 yatırıma katkı yapıldı. Toplam teşvik= 240 milyon dolar.
-84 uçak için yüzde 50 yatırıma katkı yapıldı. Toplam Teşvik= 4.2 milyar dolar.
Toplam tahmini minimum teşvik tutarı: 4.44 milyar dolar.
Yani alınan 100 uçaktan 44’ünün maaliyetini ‘yatırıma teşvik’ adı altında devlet sağlamış oldu.
Yaaa… Pegasus’a gelince 44 uçak hediye edecek kadar bonkör olanlar, ‘Cebimizde yangın uçağı yok’ savunması yaptılar. O yangın uçakları yok diye insanlarımız, hayvanlarımız, ağaçlarımız cayır cayır yandılar… Bu devlet şimdi bizim mi, patronların mı?
2021’de yaşanan büyük orman yangınlarının üzerinden 4 yıl geçti. O gün yangınlara hava aracı yetersizliği nedeniyle ‘havadan’ müdahale edememişlerdi. Geliyoruz bugüne, 2025 yılında da orman yangınlarına gece saatlerinde havadan müdahale edilemedi. Bu nasıl bir gelişim seyridir? Bugün ülkede bir yangın yayılıyorsa, söndürülemiyorsa eğer, bunun sorumlusu bellidir. Sorumlu, Pegasus’a güle oynaya vergilerimizi peşkeş çekenlerdir.
Başka rakamlar da var maalesef. Hükümet eliyle yürütülen 19 Mart sürecinde 160 milyar dolar harcandı. Bu paranın büyüklüğünü şöyle anlatayım, en ileri teknolojik donanıma sahip olan yangın söndürme uçaklarından 3.000 adet almaya yetecek bir para bu. Koltuklarını bırakmamak uğruna İmamoğlu’nu ve bir çok muhalifi tutsak aldılar, kayyım atanmadık belediye bırakmadılar, demokrasiyi temellerinden salladılar. Ve tüm bu kötülükler için bir de bu kadar para harcadılar. Yine görüldüğü üzere kendi koltuklarını kimseye vermemek için para çok, ama yangın söndürme uçaklarına gelince para yok.
Bütün veriler ülkenin ‘yangın söndürme uçağı’ alacak parası olduğunu ama bunu tercih etmediklerini gösteriyor. Bakanlığı şirket gibi yönetmek tercih ediliyor, Pegasus’a 44 uçak hediye etmek tercih ediliyor; ama yangın söndürme uçağı almak uygun görülmüyor.
Yangın olur halk söndürmek için koşar. Deprem olur şehrin yarısı enkazın altında kalır, diğer yarısı onları çıkarmak için seferber olur. Seçim denir, Cumhurbaşkanı adayı hukuksuzca tutuklanır, belediyelere kayyım atanır. Grevler yasaklanır, işçiler açlık rakamlarıyla yaşamaya mahkum edilir…
Tüm bu çelişkiler içerisinde insan nasıl gözünü yumup oturabilir. Bu memleket için, ve hatta yeryüzü için kapitalizmden kurtulmaktan başka çare mi kaldı? El ele verip bu iktidarı, bu sermaye düzenini silip atmaktan başka çare mi kaldı? Her güne yeni bir ihmalle uyanmıyor muyuz? Daha kim kaldı tutsak alınacak? Düğün düğün üstüne olmaz derler, ya ölüm ölüm üstüne olur mu? işte her gün oluyor. Hani şiirde diyor ya ‘ben sana mecburum, bilemezsin/ adını mıh gibi aklımda tutuyorum/ büyüdükçe büyüyor gözlerin/ ben sana mecburum bilemezsin/ içimi seninle ısıtıyorum’ diye. Bizim durumun bundan hiçbir farkı yok. Biz sosyalizme mecburuz. Bizim içimizi ısıtacak, yeryüzünü kurtuluşa erdirecek başka çare kalmadı. Biz sosyalizme mecburuz. Hem de ekmek gibi, su gibi mecburuz.
Kaynaklar:
*ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 2020-2021-2022-2023-2024 Yılları Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporları
*Resmi Gazete, sayı 27290, 19.07.2009
*Evrensel Gazetesi, Uğur Zengin, “Pegasus Erdoğan’ın kanatları altında: Sabancı’ya 44 uçak devletten”, 28.03.2025
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.