2024 Genç Feministlerin Yılıdır
2024’ü geride bıraktık. Birçok sorunla boğuştuğumuz ama mücadele etmekten asla vazgeçmediğimiz bir yıldı. Mücadele arkadaşlarımla bu yılı değerlendirirken birbirinden farklı kişiler habersiz aynı şeyi söyledi. Bu yıl “genç feministlerin” yılıydı. Bu yıl Genç Feministler Federasyonumuzun sahneye çıkış yılıdır.
Bundan 1.5 yıl önce Genç Feministler Federasyonu’nu kurmaya karar verdiğimizde çok heyecanlıydık. Fikirlerimize sonuna kadar güveniyorduk, iddialıydık. Çünkü feminizmin geleceği biziz. Feministler rastgele, geleceği hiç düşünmeden sadece bugünle yaşayamazlar. Her bir adımımız bir sonraki kuşağın bu mücadeleye el vermesi içindir. Her Bir adımımızı; fikirlerimizin, demokratik-kitlesel örgütlerin varlığıyla ancak başarıya ulaşacağı netliğiyle atıyoruz.
Biliyoruz ki maalesef 2024 Türkiye’de şimdiye kadar bir yılda işlenmiş en yüksek kadın cinayetlerinin yaşandığı yıl. İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil kardeşlerimiz bu yılın son aylarında, Ekim ayının başında öldürüldüler. Onlarca üniversite kampüsünde eylemlerde buluştuk. Meydanlar binlerce kişiden oluşan genç feministlerle doldu. Siyasi iktidarın alenen politikaları yüzünden ve 6284 uygulanmadığı için öldürüldüler. Net gerçek budur. Mevcut AKP hükümeti kadına yönelik şiddete karşı erkeklerin yanında saf tutuyor. Böyle olmasaydı eğer Semih Çelik, yarım saat arayla 2 sıra arkadaşımızı öldürmeyi göze alabilir miydi? Erkeklere her gün bu hak ve cesaret veriliyor. Patriyarkanın karşısında bizlerin mücadelesi ivme kazanırken, siyasi iktidar da bizim mücadelemiz karşısında, erkek şiddetinin yanında bir konum almıştır. İkbal ve Ayşenur’un öldürülmesine Cumhurbaşkanı “alkol, internet, sapkın akım” gibi bir sürü şey söyledi. Semih Çelik’in intihar etmesine bile üzüldü. Fakat “kadın cinayeti” demedi. Mevcut hükümet, kadınları öldürdükten sonra kendi hayatına son veren erkeklere üzülüyor ama 1 yılda öldürülen yüzlerce kadına karşı asla sorumluluk sahibi görmüyor kendini. Tüm bu gerçeğin karşısında, sıra arkadaşları için meydanları, kampüsleri dolduran genç kadınlar oldu. Bunu tekrar ediyorum. Çünkü AKP hükümetinin karşısında örgütlü binlerce genç feminist var. Aramıza binlerce genç feminist katıldı. Siyasi iktidarın irkilmesi gereken gerçek, onların tüm hamlelerine rağmen örgütümüze, Genç Feministler Federasyonu’na sıkı sıkı sarılanlardır.
Her ayımız mücadeleyle geçti
Bu yıla Gülistan Doku’nun kayboluşunun 4. yılında meydanlarda bulaşarak başladık. “AVM Değildir, Üniversiteler Bizimdir” diyerek devam ettiğimiz İstanbul Üniversitesi ana kapı eylemleri ve forumlarından 8 Mart’a, ODTÜ bahar şenliği nöbetlerinden 1 Mayıs meydanlarına, Onur yürüyüşlerinden katliam yasasına karşı hayvan dostlarımız için mitinglere, Ağustos sıcağında yaptığımız “Genç Feministler Forumu”ndan babası tarafından öldürülen Eylem Sevilen kardeşimiz için yaptığımız refleks eyleme, Narin kardeşimiz için eylemlerde buluşmaktan üniversitelerin açılışına, İkbal ve Ayşenur için Edirnekapı suru önünde yaptığımız eylemden Türkiye’nin birçok ilinde İkbal ve Ayşenur için buluşmaya, Şirin kardeşimiz için Feriköy Mezarlığı önünden seslenmekten 25 Kasım kitlesel eylemlerine, onlarca atölyeden Ankara’da “Yetmez 3000, Gençliğe Refah İçin” çağrımızla burs eylemine, Feminizm Quiz Night partilerimizden Eskişehir’deki seminerimize kadar birçok şey düzenledik. 12 ay, yılmadan mücadeleyle geçti. Hepsinin ayrı anlamı var. Çünkü öldürülen kadınlar için mücadele etmeye de devam edeceğiz, eşitlikçi feminist fikirlerimizi tüm dünyaya yaymaya da… AKP hükümeti ise 12 ayı aile odaklı politikalar yürüterek, genç kadınları babalarının tahakkümü altına almaya çalışarak geçirdi. İşte bu politikaların karşısında gerçek bir ses olduk. Milyonların sesi.
Aile odaklı politikalarının sonucu kadın cinayetidir
2024 yılının başından beri yaptığımız değerlendirme siyasi iktidarın yürüttüğü kadını görmeyen, aile odaklı politikalarının kadınlara büyük bir şiddet olarak yansıyacağıydı. Aile içerisinde biz genç kadınlara babaların üzerimizde hegemonya kurmaya çalışacağıydı. AKP hükümetinin politikaları ve ekonomik kriz, aileye daha bağımlı bir hayat yaşamak zorunda bırakıyor. Nitekim hükümet koca bir yılı liselerden üniversitelere, kamuya ait olan KYK yurtlarına kadar her yerde ailenin ve evliliğin biricik olduğunu anlatarak geçirdi. Tüm bu “reis erkek” ve “kutsal aile” politikaları kadın cinayetlerini ve şiddeti arttırdı. Genç kadınların ve küçücük çocukların babaları tarafından öldürüldüğü bir tablo yarattı. Anlatılanın aksine babalar müthiş kişiler değil, aile güvenli bir sığınak asla değil.
Peki ne yapmadı hükümet bu yıl? Kadınları şiddetten koruyacak, tüm kapıları açacak anahtarımız 6284’ü uygulamadı. Kadınların geçmiş şiddet olaylarını dikkate almadı. Kamu kuruluşlarında çalışan polislerden memura, hiçbir personele toplumsal cinsiyet eğitimi vermedi. Çocukları istismardan ve şiddetten korumak için okullarda ve aile içlerinde risk tarama formlarını hayata geçirmedi. Temel ihtiyaçlarımızı kamu adına karşılayıp, genç kadınları ekonomik olarak aileye bağlı olmaktan bir adım bile uzaklaştırmadı. Burslarımızı 3000 TL, milyonlarca emekçinin geçim kaynağı olan asgari ücreti 22.104 TL yaptı. Mücadelemizde binlerce kez hükümetin yanlış politikalarını anlattık. Tüm bunların karşısında çözümsüz deryalarda dolaşmadık. Her sorunun çözüm önerisini geliştirmeye çalıştık. Bütünlüklü bir şekilde çözüm önerilerimizi anlattık. AKP’nin karşısında duruşumuz bir yakınma değildir. Aklımızla, fikrimizle, somut çözüm önerilerimizle karşınızdayız. Bunları hayata geçirmeyen, tam tersi kadınların, gençlerin, emekçilerin çıkarına olmayan politikalar öne süren siyasi iktidardır. Bu yüzden her daim başımız dik olacak. Ve hükümet bu politikalarını yeni yılda derhal terk etmek zorundadır.
Ülkemizde her gün olumsuz gelişmelere şahit oluyoruz. Ve bu hadiseler umutsuzluk atmosferi yaratabiliyor. Bunun üzerine şunları dile getirmek isterim. Sorunlara çözümsüzmüş gibi yaklaşmak çok hatalı bir eğilimdir. Sebebi topluma dair sorumluluk hissi taşımamaktır. Bizler ülkemizdeki ve tüm dünyadaki kadınlara karşı bir sorumluluk hissediyoruz. Kolektif bir güç her zaman bir değişim yaratabilir. Elbette eşitliğe ulaşacağız.
2024, vazgeçmeden mücadeleyle geçti. Binlerce genç feminist bir araya geldik. Şimdi 2025’e hazırız. Daha fazla örgütlüyüz. 2025’te ve tüm diğer yıllarda mücadeleye devam edeceğiz. Genç kuşaklar her daim mücadeleyi seçenler olacak. Yıldız gibi parlayacağız. Işığımız hiç sönmeyecek.
Tüm herkese mutlu yıllar dilerim. Umarım hayatta istediklerinizi yapabilirsiniz. Yeni yılda mücadelede görüşmek üzere.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.