Şimşek Programı Çöpe, Patronların “Eller Cebe”
Sendikalar ve işçi örgütleri, düşük ücretlerle en kötü koşullarda çalışan işçiler ve emekliler için ücret artışı konusunda Temmuz’da zam diyerek bastırıyor. Bakanlıklarda milyon dolar harcamalar yapılmaya devam edilirken, hükümet “Ücret artışları enflasyona sebep olur” diyor. Enflasyon hedefine uymayı öne sürerek zam yapmayacaklarını açıklıyorlar. Tüm temel tüketim ihtiyaçlarına sürekli zam yapılıyorsa, tartışmasız ücretlere de aynı şekilde zammı konuşmalıyız.
Yılın başında İşçi Hareketi Koordinasyonu olarak “Ücretlere yılda 4 defa zam” demiştik. İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman da, “Ücret-Fiyat Sarmalı” üzerine kaleme aldığı yazısında önemli tespitlerde bulunuyor. Konukman da, esas olarak şirket karlarının enflasyonu yarattığı tespitini söylüyor. Hükümet bu tutumla sermayeye, ucuz işgücüyle Türkiye’de iş yapmalarını cazip kılacak bir ortam planlıyor. Buna göre ihracat artacak, TL değerlenecek. Ama bunların hepsi, ücretler düşük tutulursa başarıya ulaşırmış. Toplumu buna inandırmaya çalışıyorlar. Bilimsel tüm sonuçlar ise bunun tam tersini gösteriyor.
Mayıs ve Haziran 2024 itibariyle Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırları ciddi şekilde yükselmeye devam etti. Son olarak Haziran ayında bu rakamlar sırasıyla 18.996 TL ve 61.434 TL'ye yükseldi. Artan açlık ve yoksulluk sınırları, emekçilerin günlük yaşamlarını sürdürmekte dahi ne denli zorlandıklarını göstermektedir. Bu durum, hükümetin ekonomik krizden çıkış için sermaye gruplarını ve büyük şirketleri destekleyen politikalarının sonucudur.
TÜİK’e göre %75 enflasyonu düşürme müdahaleleri, Dolar ve Euro’nun daha da yükselmesine yol açacak. Yıl sonunda Dolar’ın 40 TL’ye çıkacağı tahmin ediliyor. Bireysel kredi ve işletme kredileri kullananların maliyetlerini daha da artıran faiz kararları da, yurtdışındaki büyük yatırımcıya göz kırpıyor. Uluslararası yatırımcıya “Gel, paranı burada yatır. En iyi faizi biz garanti ediyoruz!” diyor. Peki bu faizleri kim ödüyor? Türkiye’nin emekçileri. Bu yükü de emekçilerin sırtına bindirdiler. Emekçinin cebinden alıp, patronların kasasına aktarma kararıdır bu.
“Şimşek, sağlam politikalar ile yapısal dönüşümün bir araya gelmesinin, yatırımcı güveninin yeniden kazanılmasını sağlayan iyi bir söylem olduğunu belirterek, bunun da portföy tercihlerinin Türk varlıkları lehine olmasına yardımcı olduğunu, girişlere dönüştüğünü ve reel döviz kurunu dengelemeye yardımcı olduğunu ifade etti.” (Bloomberg HT’nin haberi)
“Ne yapılması gerektiğini biliyoruz, ancak bunun zamanlamasına, sıralamasına ve dozuna karar verilmedi. Henüz bu sürecin ilk aşamalarındayız. Tüm zorlukların üstesinden geldiğimizi söylemiyorum, ancak iyi bir ilerleme kaydettik.” Şimşek yabancı sermayenin ülkemize tekrar para girişi yapma ihtimalini böyle anlatıyor.
Hükümet sermaye grupları için cazip planlar peşinde koşuyor. Patronlar orta vadeli programın sonuçlarına bakıyor. Yüksek enflasyondan zarar görmek bir yana karlarına kar katan patronlar, hükümetin kendilerine dokunmasını istemiyor haliyle. Esnek çalışma modellerinin daha da yaygınlaşmasını ve işçilerin mevcut sosyal haklarının daha fazla kısıtlanmasını bile isteyebilirler bunun için. Ücretlere zam yapmak istemeyen patronların adına “işçi ücretlerine zam enflasyonu artırır” argümanı can simidi gibi. Öyleyse işçiler zam istemesin. Enflasyon artmaz. Ekonomide göstergeler olumlu noktaya gider.
Ücretleri bu yüzden düşük tutmakta ısrarcılar. Sermayenin servetini milyar dolar rakamlarla konuşuyoruz. Bu kaynağı emekçiler var ediyor. Dünya’da Çin’den sonra neredeyse en uzun saatlerle çalışan işçiler Türkiye’de. Hükümet ise patronlarla yarattığı ekonomik krizden çıkışın çözümlerini milyonların üzerine vergiler yükleyerek planlıyor. Neredeyse her hafta bir vergi planı açıklanıyor. Bu vergileri şimdi getirmeyi planlıyorlar. Bu vergiler emekçinin emeğini daha da ucuzlaştıracak. Emekçinin alım gücünü en alt seviyelere getirecek. Emeklilere bu süreçte daha da kıyılacak. Sermaye gruplarının da ucuz işçilik dikkatini çekecek.
Biz ne yapacağız peki? Artık patronlarında “pamuk eller cebe” demenin vaktidir. Madem aynı gemideyiz. Artık patronlarında bu krizde payı olduğunu apaçık tartışmaya açmalıyız. Onlar batırdı. Biz bunun altından ezilenler olarak çıkmayacağız. Ücretlerimize zam yapmaya zorlayacak bir örgütlülüğü sendikalarımızla, işyeri birliklerimizle sağlayabiliriz. Marketlerde, şantiyelerde, atölyelerde çalışan tüm emekçilere sesleniyoruz. “Temmuz’da zam yoksa, size iş yok” diyerek üretimden gelen gücümüzü tekrar gösterelim. Biz üretmezsek, patronların bizim emeğimiz üzerindeki sömürü planlarını boşa düşürebiliriz.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.