
Geçmişte bir program doğrultusunda nidalar atan Dev-Genç’liler, günümüzde tekrar ortaya çıkmış bulunmaktadır. Meydanlarda tek tek programsızlık, teoriden habersizlik, kalıplaşmış sözlerden çıkamayanlara artık dur deme vakti gelmiştir. Dev-Genç’in sadece adı değişmiştir. Geleneğin üzerine kat kat söylemler eklenerek ilerlemeye devam etmektedir. Geçmişteki gibi gençliğin salt üniversite çevresindeki mücadelesinden yana değiliz. Gençlik belli bir süreçteki dönemdir ve gelip geçicidir. Önemli olan o süreçte mücadeleye yoldaşlar katmaktır sonuna kadar sürdürecek sağlamlıkla ve inanmışlıkla. Sermaye sınıfı da hayatın her yerinde bizlere sömürü gözü ile yaklaşacaktır. Peki ya bizler?
Attığımız sloganların tutarlılığından çektiğimiz ajitasyonlar ve konuşmalara kadar, öğrenciye de sınıfa da diyoruz ki, ne sermayedarlara talepkâr bir dil kullanacağız ne de şikâyet ederek konuşacağız. Sorunların karşısında tutarlı, politik söyleme sahip çözümlerimiz ile geçmişte geleneğin tam olarak söylediği gibi konuşarak ve farklarımızı ortaya dökerek hem sınıfa yaklaşacak hem de sermaye karşısında duracağız.
Günümüzde işçi sınıfının en önemli meselesinin ücretler meselesi olduğunu söyleyip bunun mücadelesini verdiğimiz gibi bunun üniversite öğrencileri durumunda bursların olduğunu söylemekteyiz. İPA verisine dayanarak bursların 9 bin TL koşulsuz olması gerektiğini söyledik. Son gelişmeler ve zamlardan sonra madem yemekhanelere zam yapıyorsunuz enflasyon oranında, o zaman burslara da zam yapmak zorundasınız diyoruz (Yapılan zamlara karşılık bursların da 12 bin TL koşulsuz olması gerektiğini söylüyoruz). Geçmişteki fiyatlar iyi değildi ama geleceği şekillendirebiliriz.
Çünkü ancak o zaman tek tek konuşma taraftarı olmayanlardan, isimli ya da isimsiz eylemler tartışmasını açanlardan, sadece bir bürokratik mücadele etmeliyiz çizgisinde olanlardan ve gene sadece öğrencinin sorunu çizgisinde olup, her yerde politik içerik olmadan konuşmak için konuşanlardan, aynı burjuva söylemleri ile birebir konuşan insanlarla teoriden bihaber, pratiğin ve geçmiş nidaların dahi ne olduğunu işleyememiş ve onunla kalıp tekrara düşen bir konumda konuşanlardan farkımız olduğunu ortaya koyarız. Bizler kurtuluş nidaları atanlar gibi mücadele çizgisinin bu yönde olması gerektiğini söylüyoruz. Eğer ortadaki sorunlara çözümler üretemezsek sadece onlardan bir çözüm bekleyen talepkâr durumda kalırız. Fakat kurtuluş nidaları sermayeden asla bir çözüm beklemez, talep asla etmez. Onlar politik programları ile mücadele eder etmektedir...
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.
İlgili Yazılar

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: Büyük halk toplantılarıyla, halkın sözünü direkt parlamentoya taşıyabiliriz

Yeşil Sol Parti İstanbul Adayı Öztürk’ten Diyarbakırda'ki ev baskınlarına tepki: Halk politikalarınızı beğenmezse sizi gönderir, buna alışın
234218485.webp)
Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Karanlık rejimi göndermek, Türkiye halklarına muazzam bir özgüven verir

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: O parlamento güçlü olacaksa önce Kürt milletvekilleri konuştuğunda “Kardeş Kürt halkının diliyle konuşuldu” diye kayda geçmelidir

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk öldürülen kadınların aileleriyle buluştu: Kadınların çığlığı o mecliste duyulmalı
231323595.webp)
Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk, altı maddede hedeflerini anlattı: Bu iktidardan bir beklentimiz yok

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, Şırnak’ta yapılan iki Yeşil Sol Parti seçim bürosu açılışına katıldı.
