Ahlakın Zehirli Sopası
AKP ve diğer ortaklarının eliyle, yasal düzenleme yoluyla tesis edilmek istenen yeni bir korku imparatorluğu ve kapsamlı kendinden olmayanı yok etme projesi ile karşı karşıyayız. Bu projenin adı: 11. Yargı Paketi.
Bu paketin zehirli özü, “Biyolojik cinsiyete ve ahlaka aykırı davranışların hapis cezası ile cezalandırılması” şeklinde formüle edilmiştir. İktidar, sadece emeğimizi değil, bedenlerimizi ve kimliklerimizi de disipline etmeye niyetlidir. Yasa tasarısı, destekçilerinin iddia ettiğinin aksine, yalnızca LGBTİQ+ yurttaşları değil, toplumun özgürlük talep eden her kesimini hedef alma potansiyeli taşımaktadır.
Ahlakın Sınıfsal Sopası
Ancak bu “herkes” tanımı dahi, mevcut düzenin acımasız gerçeğiyle hemen sınırlanır: Yasayı yapanlar halkla aynı sofraya oturmaz. Yoksulun ahlakı ile zenginin ahlakı bir olamaz. Onlar için ahlak, emekçi toplumu hizaya sokmanın, sorgulayanı bastırmanın ve yaygın bir korku iklimi tesis etmenin adıdır.
Sermaye sınıfı için “ahlak”, işçiyi itaate çağıran, isyanı engelleyen bir sopadır. Şimdi bu sopa, “biyolojik cinsiyet” ve “aile yapısı” gibi gelenekselci kisveler altında yeniden cilalanmaktadır. Amaç açıktır: Ekonomik sömürü düzenini sürdürmek için, kültürel bir baskı rejimi kurmaktır. Kamusal alandaki ahlaksızlık, sınıfın çıkarına karşı duran her eylem olarak tanımlanacaktır.
Muğlaklık, Hukuksuzluğun Zemini
Bir kez daha görüyoruz ki bu iktidar, hukuk devleti maskesi altında aramıza yeni bir zehirli yılan salmayı planlıyor. “Ahlaka aykırılık” ve “hayasızca hareketler” gibi kasıtlı olarak muğlak bırakılmış ifadelerle donatılmış bu yasa, hakime, polise ve tüm bürokratlara sınırsız bir takdir ve keyfiyet yetkisi vermektedir.
Bu sınırsız yetki, sadece quir’leri ve kadınları hedef almakla kalmayacaktır. Uygulamada, bu muğlaklık:
- Yaptıkları performanslar veya söyledikleri şarkılar nedeniyle ifadeye çağrılan sanatçıları,
- Grev hakkını savunan veya hak arayan işçileri,
- Eşitlik için eylem yapan kadınları ve öğrencileri aynı potada eritip, ahlakın aykırısı ilan edecektir. Çünkü “ahlakın aykırılığı”nın bir sınırı yoktur; sınıfın çıkarlarının korunmasını gerektiren her durum, bu yasayla meşrulaştırılacaktır.
Korku Sessizlik Üretir
Bu yasa yürürlüğe girdiğinde sokaklarımız, sanatsal üretimimiz ve kişisel yaşam alanlarımız eskisi gibi olmayacak. Hepimiz, kamusal alanlarda nasıl konuşacağımızı, nasıl giyineceğimizi ve nasıl seveceğimizi bir kez daha düşünmek zorunda kalacağız. İfade özgürlüğü tamamen baskılanacaktır. Çünkü korku iklimi sessizlik üretir; sessizlik ise sömürüyü güçlendirir. Bu düzenin ahlakı, yalnızca iktidarın ve onu besleyen sermayenin çıkarlarını korumak için tasarlanmıştır.
Despotik Düzen Kendi Zehrinde Boğulur
Ancak unuttukları tarihsel bir gerçek var: Her despotik düzen, kendi inşa ettiği zehirde boğulur. Tipik her faşizmde olduğu gibi, yasalaştırılmak istenen bu muğlak yasa taslağı, eninde sonunda kendi sahiplerini de ısıracaktır. Bugün “Türk aile yapısını koruyoruz” diyenler, yarın aynı muğlak maddeyle birbirlerini suçlayacaktır. Yönü değişen yasa, bir gün onları da vuracaktır.
Biz biliyoruz ki, insan haklarına aykırı, faşist eğilimli her rejim, nihayetinde çürüyerek yıkılmıştır. O çürümenin karşısında dimdik durarak direnmek, sadece belirli bir kimliğin değil, tüm insanlığın onurunu savunmaktır.
SONUÇ: Tarihin Akışı Direnişi Yazıyor
Bugün üzerimize salınmak istenen korku ve baskı, tarihte ilk kez yaşanmıyor. Mussolini’nin İtalya’sında, Franco’nun İspanya’sında, hatta yakın tarihimizde Gezi Parkı’nda ve 1 Mayıs meydanlarında; bedenini, emeğini ve sözünü savunan milyonlarca insan, bize bir şey fısıldıyor: Baskı kalıcı değildir!
Faşist rejimler, kendilerini ne kadar güçlü ilan ederlerse etsinler; işçi grevleri, öğrenci isyanları, kadınların ve quir’lerin kamusal alan direnişleri karşısında çaresiz kalmışlardır. Çünkü hakikat yalanı, cesaret korkuyu, devrim sömürüyü er ya da geç yener.
Biz, bu topraklarda insan olmanın suç sayılmasına asla izin vermeyeceğiz. O yılanın ısıramadığı, o ahlak sopasının ulaşamadığı yer, mücadelemizin birleştiği omuz başlarıdır.
Bizim ahlakımız yasalarla değil, direnişle ve mücadeleyle yazılacaktır. Tarih, bu ahlakın zaferini yazana kadar susmayacağız!
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.






255437302.webp)







241534546.webp)





245950176.webp)




243859717.webp)


240459470.webp)









253426919.webp)










230903555.webp)







234218485.webp)


231323595.webp)



















222511212.webp)




























