
Bu yazıyı okumaya başlamadan önce biraz düşünmenizi rica edeceğim. Etrafınız da her ne var ise nasıl var oldu acaba? Bir toz bulutundan saçan zerreler oluşturmadıysa onları var eden bir güç olmalı demi, peki bu nasıl bir güç?
Kendinizi de düşünün, ne iş yapıyorsunuz, bu yaptığınız işin sonucunda ortaya ne çıkıyor, kimlere ulaşıyor, kimler ulaştırıyor?
Hokus pokus, abrakadabra gibi sihirli sözcükler hayatı dizayn etmiyorsa, evet bir güç olmalı.
Oturduğun evi, oturduğun koltuğu-sandalyeyi, izlediğin tv yi, elindeki telefonu-tableti, mutfağındaki çatalı-kaşığı, yediğin yemeği-ekmeği, manavda ki meyveyi-sebzeyi, marketin rafındaki ürünleri, bindiğin arabayı, kullandığın kalemi kağıdı.
Hayatın her alanında bir güç dünyayı dizayn ediyor. O güç ki hayatı var ediyor. O güç senin, benim, bizim ellerimiz.
Kiminde nasırlaşmış, kiminde yıpranmış eller.
Bu koca dünyayı biz var ediyoruz. Emeğimizin karşılığı aldığımız üç kuruş değildir evet biliyoruz ama şunu da bilelim ki hayatı var eden, dünyayı dizayn edenler de bizleriz. Hayatı var eden ne patronlar ne de onların o koca sermayeleri. O sermayeleri de bizden çaldıklarıdır, bu da ayrı bir yazı konusu olsun.
Hayatın her alanında yaşamımızı kolaylaştıran bütün her şey aslında çoğu zaman basit bir üretim aracından çıkmış gibi gözükür gözümüzde. Onu var eden emeği bir çoğumuz görmeyiz veya bir emeğin olduğunu idrak bile etmeyiz. Örneğin market rafında aldığımız bir paketin nasıl üretildiğini ve oraya nasıl geldiğini hiç düşünmeyiz. Sosyal medyada bile bazen “nasıl yapılmış” diye videolar düşer önümüze ama markete ve hatta rafa kadar nasıl geldiğinden bahsetmez. Onu oraya getiren ve yerleştiren, düzenleyen, silen parlatan bir emek var ama görünmez. Çok basit gelebilir aslında bir çoğumuza eminim ama emeğinizin yok sayılması hayatta en büyük haksızlık ve hatta hırsızlıktır.
Görünmeyeni görünür kılmak bize yani yine emekçilere düşer. Sınıf dayanışması bunu gerektirir.
Bu hayatı beraber var ediyoruz. Ellerimizle bu dünyayı inşa ediyoruz.
Yarın, geniş bir yazar kadrosu ile günceli değerlendirme, siyasi gelişmeleri takip etme, öngörme, anlama ve fikri bir yön çizme hedefindedir. Ancak yayınlanan yazılardaki görüşler, Yarın Yayın Kurulu’nun politik değerlendirmeleriyle tümüyle aynı çizgide olmayabilir. Farklı değerlendirmelere sahip olsalar da mücadeleye katkı sunacağını düşündüğümüz tüm yazılara yayın ilkelerimiz çerçevesinde yer vereceğiz.
İlgili Yazılar

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk: Büyük halk toplantılarıyla, halkın sözünü direkt parlamentoya taşıyabiliriz

Yeşil Sol Parti İstanbul Adayı Öztürk’ten Diyarbakırda'ki ev baskınlarına tepki: Halk politikalarınızı beğenmezse sizi gönderir, buna alışın
234218485.webp)
Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: Karanlık rejimi göndermek, Türkiye halklarına muazzam bir özgüven verir

Yeşil Sol Parti Adayı Öztürk: O parlamento güçlü olacaksa önce Kürt milletvekilleri konuştuğunda “Kardeş Kürt halkının diliyle konuşuldu” diye kayda geçmelidir

Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk öldürülen kadınların aileleriyle buluştu: Kadınların çığlığı o mecliste duyulmalı
231323595.webp)
Yeşil Sol Parti Adayı Hakan Öztürk, altı maddede hedeflerini anlattı: Bu iktidardan bir beklentimiz yok

Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı ve Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Hakan Öztürk, Şırnak’ta yapılan iki Yeşil Sol Parti seçim bürosu açılışına katıldı.
